ويكيبيديا

    "da farklı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • مختلف
        
    • المختلف
        
    • مُختلفين
        
    • بذلك الإختلاف
        
    • تشكل تغييراً
        
    O sorunun cevabı da farklı bir çerçevede ele alınmalı. TED والجواب على هذه السؤال يجب أن يكون في إطار مختلف.
    Biraz farklı ama o hatıra anahtarlıklarında bulamayacağın kadar da farklı değil. Open Subtitles مختلف قليلًا، لكن ليس مختلفًا جدًّا، فلن تجده على أحد ميداليات المفاتيح.
    Benzer şekilde, köşedeki turuncu kutu, bir okul otobüsü ve ona da farklı davranmamız gerekiyor. TED نفس الشيء ، المربع البرتقالي على الجنب هنا ، هو عبارة عن باص مدرسة، ويجب أن نتعامل مع هذا بشكل مختلف أيضا
    Hepinizin konuştuğunu duyuyorum ama neyin eksik ya da farklı olduğunu söyleyecek biri var mı? Open Subtitles أسمعكم تتحدثون كثيراً يا رفاق، لكن هل سيذكرُ أي أحد منكم ما المفقود هنا، ما المختلف هنا؟
    İkinci ya da farklı bir uzaklık şudur; tüm dünyadaki büyük anakentler içinde, cepler vardır, gecekondu mahalleleri, kenar mahalleler ya da daha fakir bölgeler, bunlar sosyal ve ekonomik olarak şehrin geri kalanından uzaktırlar, yani biz ve onlar. TED النوع الثاني أو النوع المختلف للبُعد وهو البعد في المناطق الحضرية الكبيرة في كل أنحاء العالم، لديك جيوب، مثل الأحياء الفقيرة، أو مدن الصفيح، أو المناطق الأفقر، التي هي نائية إجتماعياً وإقتصادياً من بقية المدينة، لذا فالأمر "نحن" و "هم".
    Çok da farklı değiliz. Open Subtitles لسنا مُختلفين كثيراً.
    Sen ve ben çok da farklı değiliz. Open Subtitles أنت وأنا لسنا بذلك الإختلاف الكثير
    Bu akşamın da farklı olmasına gerek yok. Open Subtitles الليلة لن تشكل تغييراً
    Yani, hayır, Strauss bunu istemiyor. Bu da farklı bir tür kontroldür. TED إنه لا يريد ذلك، وهذا نوع مختلف من التحكم
    Bakıyorum , ve karar veriyorum. Daha kırmızı olmalı , biraz daha maviye ihtiyacı var veya da farklı bir şekilde olmalı. TED أنا أبحث في ذلك واتخذ القرارات. انها تحتاج الى مزيد الأحمر ، انها تحتاج الى مزيد الزرقاء ، انها تحتاج الى شكل مختلف.
    Bu harika çünkü ona eskiden tahta göğüslü ve burnumun da farklı olduğunu söylemiştim. Open Subtitles و هو أمر رائع لأني أخبرته بأني كنت سابقا بصدر مسطح وأنف مختلف
    Sağ ve sol ayağın da farklı sesler çıkardılar. Open Subtitles خطوات رجليك اليمنى و اليسرى لها صوت مختلف
    Bunlardan üç ay sonra da, malum kız arkadaş artık ikinizin ne kadar da farklı insanlar olduğunuzdan bahsedecek. Open Subtitles بعد 3أشهر من ذلك صديقتك الحميمة ستخبرك كم أنت شخص مختلف الآن
    Bunca zaman neyi yanlış ya da farklı yaptığım konusunda endişelenip durdum. Open Subtitles طول هذا الوقت كنتُ قلقة حول الخطأ الذي فعلته أو شيئاً كان يجب أن أفعله بشكل مختلف
    Aslında bunun, birazdan "el" terimine tıklamak için kullanacağım dominant sağ elimizden çok da farklı olmadığını düşünüyorum. Keyifli ve belki de utandırıcı ıvır zıvır şeylerin olduğu "el" sayfasına gittiğimde uzun bir sürede basitçe şunu buldum: Elin arka tarafı opisthenar (el sırtı) olarak adlandırılır. TED وأنا حقاً لا أعتقد أن هذا الشكل المختلف ل ليدنا المهيمنة هناك فقط ، سأقوم بالضغط على مصطلح "يد" ذهبت الى صفحة "يد" حيث وجدت أكثر المعلومات الصغيرة الممتعة والمحرجة التي وجدتها منذ وقت طويل. هي ببساطة هذه: ظهر اليد يدعى رسمياً اوبيسثينار
    Değişken cinsiyetli bireyleri kendi toplumlarında şaman ve şifacı olarak görmüş ve kolonicilik yayılıp onlara aksini öğretene kadar da farklı şekilde düşünmemişler. TED ينظرون إلى الأشخاص ذوي الجندر المختلف كأطباء سحرة (شامان) ومعالجين دينيين في مجتمعاتهم المحلية، ولم يكن الأمر كذلك حتى انتشار الاستعمار حيث تم تعليمهم للتفكير بطريقة أخرى.
    Birbirimizden o kadar da farklı değiliz. Open Subtitles أنا وأنتِ لسنا مُختلفين.
    O kadar da farklı değiliz. Yeni başlayanlar için maaş. Open Subtitles -لسنا مُختلفين كثيراً .
    Brauer'ın desteklediği ideolojiden çok da farklı gibi durmuyor. Open Subtitles لا يبدو بذلك الإختلاف عن مناصرة مذهب (براور) الفكري
    O kadar da farklı değil. Open Subtitles ليس بذلك الإختلاف
    Bu akşamın da farklı olmasına gerek yok. Open Subtitles الليلة لن تشكل تغييراً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد