Durduramayız. Bu sadece hayatın rotasını normalden daha çabuk izleyişi. | Open Subtitles | لن نفعل، إن الحياة فقط تأخذ مسارها أسرع من المُعتاد. |
İlk olarak çoğu kara delikler Hawking radyasyonu emdiğinden çok daha çabuk bir şekilde birleşiyor ya da cismi ve enerjiyi emiyor. | TED | أوّلًا، إن معظم الثقوب السوداء تنمو أو تستحوذ على المادة والطاقة، بطريقة أسرع من إصدارها لإشعاع هوكينغ. |
Ve bu şu anlama geliyor; artık vücudunuz daha fazla stresle başa çıkabilir ve kendini daha çabuk iyileştirebilir. | TED | للمرونة الجسدية، مما يعني أن جسمك يمكن أن يتحمل المزيد من الضغط، ويشفي نفسه بشكل أسرع |
Fakat bu üzüntünün içinde bizi sevindiren şey vücudundaki yüksek alkol oranı büyük bir ihtimal daha çabuk yanmanı sağlamıştır. | Open Subtitles | لكن لتخفيف حزننا نأمل أن إدمانك للكحول قد ساعد في إحتراقك بشكل أسرع |
Ve şu an olduğundan çok daha çabuk olmasını isterdim. | TED | وأريد حقاً أن يحدث ذلك بوتيرة أسرع مما هي عليه. |
Bu süreci çok daha çabuk gerçekleştirebilecek, daha hızlı bilgisayarlar üretmek için artık bu programları kullanıyoruz. | TED | ونحن الآن نستخدم تلك البرامج لإنتاج حواسيب أسرع بكثير بحيث نستطيع إجراء تلك العمليات بسرعةٍ أكبر. |
Ama Market Dağıtıcısını kullansaydık çok daha çabuk orada olabilirdik. | Open Subtitles | حسناً، لكننا سوف نصل أسرع لو استخدمنا ماكنة ناقلة البقالة |
Bir dublesi insanı Cava'daki tüm kahvelerden daha çabuk kurutur. | Open Subtitles | جرعة واحدة ستجففك أسرع من جميع القهوة فى جاوة |
Başımızı derde girerse, daha çabuk kurtulacağımızı bilmek hoşumuza gidiyor. | Open Subtitles | نحب أن نشعر بأن خورجنا من المشاكل أسرع من تورطنا فيها |
Böyle bir adam beni filmlerde oynatabilir Eric von Stroheim' dan daha çabuk. | Open Subtitles | إذا عرفت رجل مثله يمكنه أن يدخلني عالم السينما أسرع من أن تقول إريك فون سترويم |
Buradaki yiyecekler insanı çoğu hastalıktan daha çabuk götürür. | Open Subtitles | من شأن الطعام داخل مثل هذه الأماكن أن يقتلك أسرع من معظم الأمراض. |
Kurbağalar derilerinden nefes aldıkları için çevredeki toksinlere daha çabuk tepki gösterirler. | Open Subtitles | وبما أن الضفادع تتنفس عبر جلدها000 فانهم يتعاملون مع اخطار البيئه بشكل أسرع |
Senin yaşına daha çabuk erişebilmesi için, belli bir noktadan sonra yaşlanma süreci hızlandırılabilir şekilde tasarlanmış. | Open Subtitles | صُمِّم كي عند نقطة محددة، تستطيع عملية شيخوخته التسارع لبلوغ عمرك بشكل أسرع. |
Endişelisin biliyorum ama dertlenmek Whitney'i daha çabuk getirmeyecek. | Open Subtitles | أعرف أنم قلقة ولكن العمل بجد لن يرجع ويتني بشكل أسرع |
Ama bize tahmin ettiğimden çok daha çabuk yetişti. Bunu hep yapar. | Open Subtitles | لقد لحقت بنا أسرع مما كنت أظن أنه ممكن إنها تفعل ذلك |
Karşıya böyle çok daha çabuk varırsın. | Open Subtitles | ثق بى، يا رجل. هذا سيوصلك هناك أسرع بكثير |
Eşim ikide bir işemeseydi daha çabuk gelebilecektim. | Open Subtitles | كنا سنصل في وقت أسرع لو لم تكن زوجتي ترغب في التبول كل دقيقتين |
Sanırım bundan sonra, ailemizi genişletmek işini Devonshire'da umduğumdan daha çabuk başlatmalıyım. | Open Subtitles | أظننا سنبقى فى المنزل فى ديفونشير من الان فصاعدا لنبدأ فى تكوين عائلة بأسرع مما توقعت |
Bu işi sandığınızdan daha çabuk halledebiliriz. | Open Subtitles | يمكننا العمل على هذا أقرب مما تتصور |
Çoğunlukla, hasar gördüklerinde bölünüp yenilenemeyen hücrelerden oluşmuşturlar, bu yüzden bedenlerinin süresi daha çabuk sona erer. | TED | هي تتكون في الغالب من خلايا لا يمكن أن تنقسم وتُستبدل عندما تتلف، لذا تفنى أجسامها بسرعة أكبر. |
Tıp profesörlerinden daha çabuk anlayan bir halkımız var. | Open Subtitles | لدينا عامّة تستوعب بشكلٍ أسرع من مهنة الطب |
Dişimi tırnağıma taktım, Bay Reid. Ve bakın sıvı hale getirdim. Artık çok daha çabuk etki ediyor. | Open Subtitles | لقد عملت بجد,سيد ريد,و الأن إنظر تم تصنيعه كسائل,فعال بسرعة اكبر |
Onları daha çabuk öldürürse, bu kamu yararına mı oluyor? | Open Subtitles | اذا كان سيقتلهم بشكل اسرع , ستكون خدمة عامة ؟ |
Bir Xbox'umuz olsaydı zaman daha çabuk geçerdi. Amca! | Open Subtitles | تعرف, الوقت يمر بسرعة أكثر اذا كان لديك لعبة الإكس بوكس |
Aslında yaban domuzunu getirmek istemiştim. Ama seni buraya daha çabuk getireceğimi biliyordum. | Open Subtitles | أردت أن أجلب الخنزير ، لكنّي أدركت أن جلبك إلى هنا سيكون أسرع |
Kapalı yer ve sıcaklığa bakılırsa, ...vücudu normalden daha çabuk çürümüş görünüyor. | Open Subtitles | وفقًا للمكان المغلق ودرجة الحرارة فمن الأرجح أن تحلل الجثة تم بأسرع من المعدل الطبيعي |
Bu, arabalara daha çabuk girmek demek olabilir, daha az görüşme süresi, ani kararlar anlamına gelir. | TED | قد يعني الدخول بسرعة إلى السيارات، وقت أقل للتفاوض يعني قرارات متسرعة. |