Benimle daha çok vakit geçirmek için sabırsızlandığını söyledi ama. | Open Subtitles | قال انه يتطلع الي قضاء المزيد من الوقت معي ياسيدي |
Benimle olumlu sebepten dolayı ilgilenen birinin olması beni iyi hissettiriyordu ve beraber gittikçe daha çok vakit geçirmeye başladık. | Open Subtitles | إنه لمن المريح أن يكون لديك شخص يركّز إنتباهه عليّ لأجل سبب إيجابي وشرعنا في قضاء المزيد من الوقت سوية |
Evet ama bu şekilde seninle daha çok vakit geçirebilirim. | Open Subtitles | نعم، لكن بهذه الطريقة يمكنني أن أقضي وقتاً أكثر معكِ |
Sağ ol. Keşke daha çok vakit ayırabilsem. | Open Subtitles | شكراً، أتمنى لو يتسنى لدى وقت أطول كى أكمله. |
Orduya yazdığım mektuba daha çok vakit ayırabilirdim ya da 50 mektup yazabilirdim veya mektup yazma kampanyası başlatabilirdim mesela... | Open Subtitles | أسعر أنه كان علي القضاء مزيد من الوقت في كتابة تلك الرسالة إلى الجيش، أو كنت قد كتبت 50 رسالة إلى الجيش، |
Birlikte daha çok vakit geçiremediğimiz için çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا أسف لأننا لم نستطيع قضاء وقت أكبر معا |
En azından keman çalışmak için... - ...daha çok vakit buluyorsun. | Open Subtitles | على الاقل يعطيك هذا وقت اكثر لممارسه الكمان |
Sağlık hizmetleri uzmanlarına, işlerini yapmaları için daha çok vakit kazandırmak. | Open Subtitles | لإعطاء العاملين في مجال الرعاية الصحية المزيد من الوقت للقيام بعملهم |
Bu tür askeri taktikler daha çok vakit kaybettirebilir. | Open Subtitles | الاساليب الجيش ستهدد بيضاع المزيد من الوقت ايها الجنرال |
Amerika'dan döndüğümde daha çok vakit geçireceğiz. Başka ne var? | Open Subtitles | حسناً، حينما أعود من الولايات المتحدة سنقضى المزيد من الوقت معاً. |
Artık sizinle daha çok vakit geçirebileceğim. | Open Subtitles | هو انني سأحصل على المزيد من الوقت لتمضيته معكم |
Ya bizimle daha çok vakit geçirirsin ya da seni ekipten keseriz. | Open Subtitles | اما تقضي المزيد من الوقت معنا, او اننا سنقتصك من القائمه؟ |
Neredeyse 16 yaşında, ve bizimle daha çok vakit geçireceğini umuyoruz. | Open Subtitles | انها ما يقرب من 16 عاما، ونحن على أمل أنها سوف تقضي المزيد من الوقت معنا |
Çoğu insan için bu demek oluyor ki keşke ailem ve çocuklarımla daha çok vakit geçirseydim. | TED | هذا يعني لكثير من الناس: أتمنى لو قضيت وقتاً أكثر مع عائلتي وأطفالي وهم يكبرون |
Ayrıca bir diğer gördüğüm şey de evin çatısında, evin içinden daha çok vakit geçirdiğin. | Open Subtitles | أنت أيضاً الشخص الوحيد الذي رأيته يقضي على سطح منزله وقتاً أكثر من منزله الحقيقي |
Onunla daha çok vakit geçiriyorsun, hemcinssiniz ve bunu kabul etmem gerek. | Open Subtitles | أنت تقضي وقتاً أكثر معه, وإنه ولد وماإلى ذلك, وعليّ أن أعمل لأستحق ذلك |
Okuyup bizle daha çok vakit geçirmeyi düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تقرأها وتفكر بقضاء وقت أطول معنا. |
Patron benim. Seninle daha çok vakit geçirebilirim demek. | Open Subtitles | يعني أنه يمكنني القضاء مزيد من الوقت معكِ، صحيح؟ |
Birlikte daha çok vakit geçiremediğimiz için çok özür dilerim. | Open Subtitles | أنا أسف لأننا لم نستطيع قضاء وقت أكبر معا |
Fakat seninle daha çok vakit geçirmek istiyor sanki. | Open Subtitles | هي فقط بدت وكأنها تريد ان تقضي وقت اكثر معك |
Ailemle daha çok vakit geçirmek istiyorum dersin, olur biter. | Open Subtitles | لأنك أرد أن تقضي مزيداً من الوقت مع العائلة ! وبعدها أنتهينا |
Belki de "eski kankanla" daha çok vakit geçirmelisin. | Open Subtitles | ربما عليك قضاء وقت أكثر مع صديقك المقرّب القديم |
Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum, ama burada tıkılısın baba. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا أوَدُّ أَنْ أَقْضي وقتَ أكثرَ مَعك، لَكنَّك تَلتصقُ هنا، أَبّ. |
Onunla ailemden bile daha çok vakit geçirmişimdir. | Open Subtitles | لقد قضيتُ معه وقتاً أطول مما قضيته مع أسرتي ، على ما أظن |
Sihirli Yaratıkların Bakımı hocamız kalan uzuvlarıyla daha çok vakit geçirmek için emekli oldu. | Open Subtitles | البروفيسور الذي اعتنى بالمخلوقات الاسطوريه عبر السنين قرر الاعتزال لكي يمضي وقتاً اطول مع الاعضاء الذين تركهم |