Sadece, Daha önce hiç duymadığım bir şey hakkında sohbet etmek istedi. | Open Subtitles | لقد كانت تُريد الدردشة فقط حول أمورٍ لم أسمع بها من قبل |
Twitter'a girerim, Daha önce hiç duymadığım bütün yabancı kelimeler vardır: FIFA, vuvuzela, ahtapotla ilgili garip espriler. | TED | أذهب لتويتر، وأجد كل هذه الكلمات الغريبة التي لم أسمع بها من قبل: الفيفا، الفوفوزيلا، نكات غريبة عن الأخابيط. |
Daha önce hiç duymadığım bir dille konuşmasına rağmen onu anlamıştım. | Open Subtitles | علي الرغم من أنه تحدث إلي بلغة . لم أسمع بها من قبل ، ولكنني فهمت ما كان يقول |
Daha önce hiç duymadığım "Sly-Dee" diye bir hap. | Open Subtitles | مخدر ما سمعت به قبلًا اسمه (سلاي دي)؟ |
Daha önce hiç duymadığım "Sly-Dee" diye bir hap. | Open Subtitles | مخدر ما سمعت به قبلًا اسمه (سلاي دي)؟ |
Ağzımdan Daha önce hiç duymadığım bir ses çıktı: biraz inilti, biraz çığlık, neredeyse insanlık dışı ve korku dolu. | TED | صدر صوت من فمي لم أسمعه من قبل: نصف تأوه، نصف صراخ، بالكاد إنساني، إرهابي بحت |
Ama sonra bana Daha önce hiç duymadığım bir şey söyledi: Tıbbi marihuana ona kendi hayatını ve sağlığını kontrol edebilme imkanını sunuyordu. | TED | وثم قالت شيئًا لم أسمعه من قبل مطلقًا وهو أنه أعطاها سيطرة على حياتها، وعلى صحتها. |
Fakat Daha önce hiç duymadığım ve sıkça tekarlanan bir kelime çıkmıştı karşıma. | Open Subtitles | هذه المرة،سمعت كلمة لم أسمع بها من قبل |
Daha önce hiç duymadığım Google'ın yeni bir kelime olduğunu öğrenmiştim. | Open Subtitles | قوقل) كانت كلمة جديدة تعلمتها) لم أسمع بها من قبل. |