Bu aslında astronot olmak gibi birşeydi çünkü biz kimsenin daha önceden görmediği şeyleri görür ya da gidip görmediği yerlere giderdik. | TED | كأنّنا كنّا رائدي فضاء، لأنّنا تمكّننا من الذهاب إلى أماكن و رؤية أمور لم يسبق لأحد رؤيتها أو الذّهاب إليها من قبل. |
Yok, yok, öyle bir şey yok! daha önceden planladığımız bir şey. | Open Subtitles | لا شيء من هذا القبيل، فقد كان ذلك متفقا عليه من قبل |
Fakat kısa zaman sonra, daha önceden aklıma gelmeyen bir şeyi fark ettim. | Open Subtitles | لكن لم أحتج إلى الكثير من الوقت لألاحظ شيء لم أعرفه من قبل |
Gerçi ona bulaşmak için güzel bir fikir keşke daha önceden düşünseydim. | Open Subtitles | انها فكرة جيدة لافساد العمل معه أتمنى لو فكرت بذلك من قبل |
daha önceden benim önümde böyle bir hassasiyet göstermediği için utandı. | Open Subtitles | لم يظهر لي هذا الضعف من قبل في حياته وهذا أحرجه |
Şunu izleyin. daha önceden hiç doğal bir yaşlanma görmedim. | Open Subtitles | انظروا الي هذا أنا لم أري عجوز طبيعيه من قبل |
Fakat... bu çakal senin daha önceden evli olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | ذلك الحقير يدّعي أنّ لديه ما يثبت أنّكِ ارتبطتِ من قبل |
Fakat... bu çakal senin daha önceden evli olduğunu iddia ediyor. | Open Subtitles | ذلك الحقير يدّعي أنّ لديه ما يثبت أنّكِ ارتبطتِ من قبل |
Gerçekten kazanmak istiyorsanız da daha önceden iplere iyice asılacaktınız. | Open Subtitles | لكن لو أردتما الفوز حقًّا، لحاولتما بشكل أكبر من قبل. |
İçeriye girmenden daha önceden beri, senin kıllı Chia Pet kukunda yaşıyorlardı. | Open Subtitles | ربما كانوا يعيشون في مهبلك المشعر من قبل أن اتيت إلى هنا |
Gerçekten, bu kelimelerin hiçbirinin daha önceden ağzından çıktığını duymadım. | Open Subtitles | حرفيا لم اسمع اي من هذه الكلمات منك من قبل |
Ve toplum olarak bizim daha önceden bulunduğumuz konum. | TED | والواقع أننا قد كنا في الحقيقة في نفس الوضع من قبل كمجتمع. |
Hayat daha eğlenceli oldu çünkü her gün daha önceden hiç bilmediğim gariplikler, fikirler keşfedip sorunlara çözümler buluyordum. Bunu başkalarının fikir ve yardımlarına borçluyum. | TED | أصبحت الحياة أكثر متعة، لأنه كل يوم أكتشف المراوغات الجديدة والأفكار الجديدة، وحلول جديدة للمشاكل لم أعرفها من قبل بفضل تلك الأفكار والمساعدة من الآخرين. |
Öğle tatili için dışarı gittiklerinde beyinlerini sarj eder, arkadaşları ile buluşur, biraz yemek yer, bir bira içer, konuşurlar belki de daha önceden yapamayacakları bir fikir sinerjisi kurarlar. | TED | حين تخرج للعالم، و تعيد شحن دماغك، تلتقي بأصدقائك ، تتناول مشروبا ، تتناول طعاما ، تتحدث، فإنك تحصل على بعض الأفكار المترابطة التي لم تكن لتحصل عليها من قبل. |
İşin garibi, bu yerlerde daha önceden bulunmuştum. | TED | الغريب أني قد زرت عددا من تلك الأماكن من قبل. |
Bunun yanında, yaşlandıkça daha zayıf hale geliyor olmamız da yadsınamaz bir gerçek. Bu durumda, daha önceden yapabildiklerimizi, yapamaz hale geliyoruz. | TED | والأشد من ذلك هو مع ازديادنا في العمر نصبح أضعف ولا نستطيع القيام بالمهام التي كنا نفعلها من قبل |
Sağlık konusu ise tedirgin edici, ve muhtemelen bu tartışmanın bir kısmını daha önceden duymuşsunuzdur. | TED | الحجة الصحية مخيفة، وربما قد سمعت جزءا من هذه الحجة من قبل. |
Hayır. Yani daha önceden demek istiyordum. daha önceden tanıyorum. | Open Subtitles | لا، أنا أعني قبل ذلك بطريقة ما مألوفة، في وقت سابق |
Şu anda daha önceden planlanmış yaşa ulaşmış olması mümkün. | Open Subtitles | من الممكن أنه قد بلغ العمر الذى تم برمجته مسبقا داخلها |
Öyle olsaydı silah seslerini daha önceden duyardık. | Open Subtitles | لم يحدث ذلك , كنا سنسمع إطلاق النار قبل ذلك |
Aletimin daha önceden keşfettiği bakteriydi. | TED | كانت نفس البكتريا التي اكتشفتها أداتي سابقًا. |
Çünkü daha önceden böyle değillerdir. | Open Subtitles | لأنّهم على الأرجح لم يكونوا بهذا الشرّ قبلًا |
daha önceden de dağınık hesaplama vardı elbette. | TED | وحاليًا، لدينا حوسبة موزعة مسبقًا بطبيعة الحال. |
Bununla daha önceden ilgilenebilirdin, evet. | Open Subtitles | لكن كان بمقدورك التعامل معه في وقت أبكر ، أقصد |
Eğer küçük bir tane istiyorsanız, daha önceden aramanız gerekiyordu. | Open Subtitles | إذا أردتى شيئا أصغر حجما ، ينبغي أن تطلبيها مسبقاً |
Davalı Margot Harvey ile daha önceden herhangi bir ön geçmişiniz varmıydı? | Open Subtitles | و هل لديك تعامل مسبق مع المعدى عليه , مارغو هارفي ؟ |
Sen bunları gördün sadece ama ben onu çok daha önceden tanıyorum. | Open Subtitles | لكنّي أعرفها مِنْ قبل |
Popüler takımın daha önceden sattığımız biletleriydi | Open Subtitles | بيعت كل التذاكر قبل أن يكتسب الفريق الشعبية بوقت طويل |
- daha önceden de hakkınızda şikâyet vardı. | Open Subtitles | لديك سابقة مسجلة في الأونة الأخيرة , ألن تفصحي؟ |