Hesap makinesinde göründüğünden biraz daha ağır, değil mi? | Open Subtitles | تبدو أثقل مما عليه في الآلة الحاسبة أليس كذلك؟ |
Beklediğinden daha ağır olması senin olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنها أثقل مما تحبين لا يعني أنها ليست ملككِ |
Yani çekirdek nikel ve demirden çok daha ağır bir şeyden oluşuyor olmalı. | Open Subtitles | لذا الصميم يجب أن يكون مصنوع من شيء ما أثقل من النيكل والحديد |
İki katım olabilirsin, ama hiçbir şey tecrübeden daha ağır basamaz. | Open Subtitles | لعلك تزن أكثر منّي، لكن لا شيء يفوق الخبرة |
Sağ ayak izin soldakinden daha ağır ve topallayan bir sağ ayağınız olmadığına göre Bunu ayak izlerime bakıp söyleyemezsin. | Open Subtitles | لماذا تقول انني احمل مسدسين؟ آثر قدمك اليمنى اثقل من اليسرى وبما انك لا تبدو |
Bu potansiyel ve kesinlikle önemsiz olmayan zararlardan daha ağır basan ve cidden önemli olan o olumlu faydayı tanımlamalısın. | TED | فعليك أن تحدد فائدة واضحة بالغة التأثير، يمكنها أن تفوق الأضرار المحتملة وغير التافهة. |
Bana haplardan yüz kat daha ağır olan sabunları verdin hayatım. | Open Subtitles | "عزيزتي، لقد جعلتني أحمل "الصابون والذي هو أثقل بكثير من الحبوب |
Ormandan gelen tatlı su, denizden gelen ve daha ağır olan tuzlu suyun üzerinden akıyor. | Open Subtitles | المياه العذبة من الغابة تتدفق فوق المياه المالحة الأثقل من البحر. |
Senin gibi alt tabaka simsar bir daha ağır cezaya çarptırılır. | Open Subtitles | والسمسار الوضيع مثلك سينال عقوبةً أشدّ قسوة. |
Mesafe buradan San Francisco'ya yürüyüp dönmek kadar derken, aslında var olan en ağır NFL oyuncusundan biraz daha ağır bir şeyi sürükleyerek yürümeyi kastettim. | TED | عندما أخبركم بأنها كالمشي إلى سان فرانسيسكو والعودة مجددا فإنني أعني حقا أنها كانت كسحب شيء يزن أكثر قليلا من وزن أثقل لاعب كرة سلة |
Göründüğünden daha ağır olmalı. | Open Subtitles | إنه أثقل مما يبدو مظهره بالتأكيد |
Bu gökdelen sandığınızdan çok daha ağır. | Open Subtitles | ناطحة سحاب هذه أثقل مما كنت أعتقد. |
Salonun her yanına tüp yerleştirdik, yere yakınlar, çünkü karbondioksit havadan daha ağır. | TED | لقد قمنا بتثبيت أنابيب في كل أنحاء هذا المسرح. قريبا من الأرض لأن ثاني أكسيد الكربون أثقل من الهواء |
Tekerlekler eğrildikçe civanın her haznenin altına akacağını ve dolayısıyla tekerleğin bir kısmını diğerinden daha ağır hale getireceğini düşünmüştü. | TED | لقد رأى أن بدوران العجلات، سيتدفق الزئبق إلى قاع كل خزان، تاركًا أحد جوانب العجلة أبديًا أثقل من الآخر. |
Tırnak törpüsünden daha ağır bir şey kaldırabilseydin bu durumda olmayacaktık. | Open Subtitles | لو كان بإمكانك أن ترفع أي شئ أثقل من علبة تجميل لما كنا في هذا الوضع الان |
İki katım olabilirsin, ama hiçbir şey tecrübeden daha ağır basamaz. | Open Subtitles | لعلك تزن أكثر منّي، لكن لا شيء يفوق الخبرة |
Nasıl dönerkenki ekipmanlar giderkenkilerden daha ağır olabilir ki? | Open Subtitles | كيف يمكن لهذه المعدات ان تزن أكثر فى أثناء عودته عن وزنها عندما غادر |
Ayakkabılardan biri, diğerinden daha ağır olduğu için halıya iyice gömülmüştü. | Open Subtitles | لانك سترين ان احد الاحذيه اثقل من الاخر لانه يقع ادنى من الاخر على السجاده |
Ayakkabılardan biri, diğerinden daha ağır olduğu için halıya iyice gömülmüştü. | Open Subtitles | لانك سترين ان احد الاحذيه اثقل من الاخر لانه يقع ادنى من الاخر على السجاده |
Maalesef benim hayatta kalma içgüdüm, sadakatime daha ağır basıyor. | Open Subtitles | لسوء الحظ ، غرائزي الفطرية تفوق اخــــــــــــــــــــــلاصي |
Tatlı biri ama göründüğünden çok daha ağır. | Open Subtitles | إنها لطيفة ، لكنها أثقل بكثير مما يظهر عليها |
Aslında, demirden daha ağır tüm elementleri doğrudan veya dolaylı olarak patlayan yıldızlar üretti. | Open Subtitles | كل العناصر الأثقل من الحديد هي مصنوعه بطريقه مباشرة أو غير مباشره من النجوم المتفجرة |
Kardeşimi bulmayı ne kadar istesem de şu anda daha ağır basan başka işlerim var. | Open Subtitles | برغم أنّي أودّ مساعدتك لإيجاد أخي، إلّا أن لديّ أمرًا أشدّ ملحّة حاليًا. |
Bir köpeğim var, ondan daha ağır. | Open Subtitles | اللعنة .. أنا لدى كلب ، فى الوطن يزن أكثر كثيراً ، مما تزن هى |
13 yaşına geldiğimde, nasıl derler, daha ağır bir şeyler dinlemek istedim. | Open Subtitles | ولكن في سن ال 13، وأنا بحاجة لشيء أثقل قليلا. |
Çünkü demiri füzyonla daha ağır elementlere dönüştürmek enerji ister ve enerji emer. | Open Subtitles | لأن صهر الحديد إلى عناصر أثقل يحتاج طاقة و لا يحرر طاقة |
Dün geceki olay daha ağır bir bedel gerektiriyor. | Open Subtitles | -ليلة الحادث الآخير سوف يتطلب الأمر آكثر جدية |