Bu 2000 ölüm, Daha doğrusu bu yaşamlar bize neler öğretti? | TED | ماذا علمتنا هذه الوفيات الألفين أو بالأحرى هذه الحيوات؟ |
Ailemize bakabilmemiz için Daha doğrusu çocuklarımızın bize bakmalarına yardım etmeleri için bu robotları kullanmamız çok sürmeyecek. | TED | لا أظن أنه سننتظر كثيراً حتى نستخدم الآليين في رعاية الآباء، أو بالأحرى مساعدة أطفالنا في رعايتنا. |
Şuna yürekten inanıyorum: bizler yaratıcılık özelliğimize yönelik değil, aksi yönde büyüyoruz. Ya da Daha doğrusu, ondan uzaklaştırılacak şekilde eğitiliyoruz. | TED | أنا أؤمن بهذا بشغف أننا لا ننمو إلى الإبداع بل ننمو لنخرج منه، أو بالأحرى نتعلم لنخرج منه. |
Yada Daha doğrusu, beni öldürmekten fazla isteyebileceği bir şey yok,.. | Open Subtitles | أو لنكون أكثر دقة انه لا يريد شيئاً أكثر من ذلك |
Bazı insanlar tüm şeytani ve canice işleri yapabilirler Daha doğrusu, yapmaya sonuna kadar hakları vardır. Onlar için... | Open Subtitles | هناك رجال يستطيعون ... أو بدقة أكثر , لديهم |
Dolayısıyla, bildiğiniz bütün diğer dinozorlar, Daha doğrusu, çocuklarınız bildiği dinozorlar, dört ayaklı. | TED | كل الديناصورات الأخرى التي تعرفونها أو على الأقل, أطفالكم يعرفونها, تسير على أربعة أرجل |
Bir tenis kortu vardı, Daha doğrusu bir tenis kortunun hayaleti, çizgileri silinmiş ve filesi parçalanmıştı. | Open Subtitles | كان هناك ملعب تنس أو بالأحرى شبح لملعب تنس بعلامات أرضيه باهتة وشبكة متدلية |
Tenisi bıraktım, Daha doğrusu tenis beni bıraktı. | Open Subtitles | . أو بالأحرى ، التنس تخلى عني على الشخص أن يكسب وقته |
Çağlar boyunca pek çok insan gibi, doğaüstü şeyler, Daha doğrusu... doğaüstü şeylerin olma olasılığı, beni de çekti. | Open Subtitles | مثل العديد من الناس خلال الاجيال أنا فتنت بعالم ما وراء الطبيعة أو بالأحرى إمكانية عالم ماوراء الطبيعة |
Ayakta bekliyordu ya da diz çöktüğünü söylesem yanlış olmaz ya da Daha doğrusu korkudan şurada büzülmüştü. | Open Subtitles | كان واقفاً , أو يمكننى القول راكعاً أو بالأحرى راقداً , هنا |
Daha doğrusu, ocak ayında Tokyo'da çektiğim film görüntülerini hatırladım. | Open Subtitles | أو بالأحرى أتذكر الصور التي صورتها في طوكيو في شهر يناير |
Siyah-beyaz değil, sadece siyahtı. Ya da Daha doğrusu, gri. | Open Subtitles | لم تكن بيضاء وسوداء لقد كانت سوداء فقط أو بالأحرى هي رمادية |
Yarın altıda seni göreceğim yahut Daha doğrusu altıda sen beni göreceksin. | Open Subtitles | سأراك غدا في السادسة أو بالأحرى ستراني في السادسة |
Bizim demokrasilerimiz başarısızlığa uğrayamayacak kadar büyük, veya Daha doğrusu, kontrol edilemeyecek kadar büyük sistemlerin kıskacındadır. | TED | ديمقراطيتنا محتجزة من قبل أنظمة أكبر من ان تفشل او لأكون أكثر دقة أكبر من أن يتم التحكم بها |
Daha doğrusu Erroll White, Species karakterini bu kişiyle paylaşmış. | Open Subtitles | ...بدقة أكثر (شارك (إيرول وايت) شخصية (سبيسس... مع هذا الشخص |
Onu evden çıkarmalıyız, Daha doğrusu çıkmayı istemesini sağlamlıyız. | Open Subtitles | إجباره على الخروج من هناك، أو على الأقل جعله يود الخروج من هناك |
Buz Ulusu'nun kralı Daha doğrusu, Polis'e giriş biletimiz ayrıca. | Open Subtitles | في الواقع، ملك أمة الثلج وهو طريقنا لدخول (بوليس) |
Hayır, Daha doğrusu, benim firmama Yıldız Geçidi programında elde edilen uzaylı teknolojilere limitli erişim verildi ve onları Dünya tabanlı tıbbi teknolojilerle uyumlu hale getirmemiz istendi. | Open Subtitles | لا ، على نحو أدق شركتى لديها تصريح محدود للتعامل مع التقنيات المطورة فى كواكب أخرى عبر برنامج ستارجيت و يطلب إلى إدماجها ضمن تقنيات الأرض ضمن التكنولوجيات الطبية |
Benim kostümümü istiyorlar, Daha doğrusu kullandığım teknolojiyi. | Open Subtitles | -يريدون حلّتي، أو أقلّه تقنيتها" " |
Daha doğrusu biraz çatlak. | Open Subtitles | أو بالأصح مجنونة |
Daha doğrusu kitaplardan öğrendiği şeyleri. | Open Subtitles | . أو بمعنى أخر الأشياء التى يتعلمها من الكتب |
Yaşam düzenini değiştirmekten söz açılmışken bir şey hakkında, Daha doğrusu biri hakkında seninle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | بمناسبة الكلام عن أن الحياة تتغير يوجد شيء أو حقيقة شخص أريد أن أتكلم معك عنه |
Daha doğrusu seni vuracaktır, yani onunla konuşmak istemezsin. | Open Subtitles | وعلى الأغلب إنه سوف يقتلك، لكي لا تتكلم. |