Doğrudan tehdit edeceksin bu yüzden daha hızlı ve derinden gitmen gerek. | Open Subtitles | هذا تهديد مباشر، لذا أريد منكِ أن تفحصي الأمر بشكل أعمق وأسرع. |
beynimiz çok daha başarılı bir şekilde çalışır ve daha fazla, daha hızlı ve daha akıllıca çalışabiliriz. | TED | إذن سوف تعمل أدمغتنا بشكل أكثر نجاحا بحيث نكون قادرين على العمل أكثر وأسرع وبصورة ذكية |
Bu bilgi daha iyi, daha hızlı ve daha ucuz bir sağlık hizmeti sağlayabilir. | TED | يمكن لهذه الحقيقة أن تفسح المجال لرعاية صحية أفضل وأسرع وأرخص. |
İnternet ve oluşturduğu yeni medya işlerin daha hızlı ve ucuz olması hususunda çok etkili olduğu doğru. | TED | صحيح أن الإنترنت و الإعلام الجديد مفيد للغاية لجعل الأمور أسرع و أرخص. |
Bunun için daha farklı bir tekneye ihtiyacım vardı: Daha büyük, daha geniş, daha hızlı ve daha güçlü. | TED | إحتجت إلى مركب مختلف لتنفيذ هذه المهمة: مركب أكبر و أعرض و أسرع و أكثر قوةٍ. |
Vücutlarımıza eklenen makinelerin bizi daha güçlü ve daha hızlı ve daha etkili yapacağı bir yaşta başlıyoruz. | TED | نحن على عتبة الزمن الذي ستجعلنا فيه الآلات المتصلة بإجسادنا أقوى و أسرع وأكثر فعالية |
Vermikülit toprak kondisyonlayıcı olarak, bitkilerin daha hızlı ve iyi büyümesi için kullanılıyordu. | TED | الفيرميكيوليت كان يستخدم كمحسِّن للتربة، لجعل النباتات تنمو أسرع وأفضل. |
Daha iyi, daha hızlı ve daha ucuz sağlık sistemi için bu da üçüncü nokta. | TED | إذًا هذه هي الوسيلة الثالثة المهمة للحصول على رعاية صحية أفضل وأسرع وأرخص. |
Ses suda, havada olduğundan daha hızlı ve daha uzağa yayılır ve daha farklı bir etkisi vardır. | TED | الصوت يسافر أبعد وأسرع في الماء مما يسافر في الهواء، وبالتالي يحشد الصوت خَبْطَة مختلفة. |
Kuşların bütün diğer hayvanlardan daha hızlı ve daha uzağa gidip, gezegenin her yerindeki fırsatları yakalayabilmesine olanak sağlayan şey göklerde özgürce dolaşma serbestisidir. | Open Subtitles | لدى الطيور سعة السماء، لتسافر أبعد وأسرع من أي فصيلة أخرى من الحيوانات ولتغتنم الفرص في كلّ ربوع الأرض. |
Bu yüzden daha genç, daha hızlı ve daha ölümcül biri tarafından saf dışı edildi. | Open Subtitles | فقام بالإستعانة بعميل آخر كان أصغر منه وأسرع وأكثر فكتاً |
Her şeyi değiştirmek zorunda kalırım. Böylesi daha hızlı ve daha mantıklı. | Open Subtitles | سيكون علي تغير كل شيء هذهِ طريقة أذكى وأسرع |
Fil daha büyük, at daha hızlı ve daha güçlü, kelebek çok daha güzel, sivri sinek çok daha doğurgan. | Open Subtitles | إن الفيل أكبر منا إن الحصان أسرع و أقوى منا إن الفراشة أجمل منا |
Bedenleriniz hali hazırda diğer çocuklara göre daha hızlı ve güçlü, | Open Subtitles | أجسامكم بالفعل أسرع و أقوى من باقي الأطفال |
7 sene önce, çok daha hızlı ve ucuz bir Amerikan imalat teknolojisi bu küçük karbon fiber test parçasının yapımı için kullanılmış, bir karbon fiber şapka. | TED | منذ سبع سنوات,تم استخدام تقنية تصنيع أمريكية تميزت بأنها أسرع و أقل تكلفة لصناعة عينة الاختبار الصغيرة هذه المصنوعة من ألياف الكربون التي تنثي لتصبح قبعة مصنوعة من الكربون. |
Bazıları ise kendilerini acıdan uzaklaştırmak için işlerini kullanırlar. Ve işlerini acı çekerken, acı çekmedikleri zamana göre daha hızlı ve daha iyi yaparlar. | TED | والبعض اللآخر يستغلون المهام لتلهيهم عن الألم وهؤلاء الأشخاص بالفعل يؤدون المهمة بشكل أسرع و أفضل عندما يكونون تحت تأثير الألم أكثر من عدم وجوده |
Televizyondaki halinden biraz daha hızlı ve iyi yapabilirler, ve "Kusura bakma Ken. Sana daha fazla ihtiyacımız yok." | TED | بإمكانهم فعل ذلك بشكل أسرع وأفضل على شاشة التلفزيون الوطني، و "أنا آسف، كين. لسنا بحاجة لك بعد الآن. " |
Araç boyutunu azaltmak için çalışıyoruz ve altında yatan teknolojiyi daha güvenilir, daha ucuz, daha hızlı ve daha doğru kılmaya çalışıyoruz. | TED | نحن نفكر في تصغير حجم الجهاز، ونحن نعمل لجعل التكنولوجيا الأساسية أكثر فاعلية، أرخص، أسرع وأكثر دقة. |