Sen ve Hodgins için daha ilginç bir iş var. | Open Subtitles | لدي شيء أكثر إثارة من أجلك و من أجل هوديجنز |
Burnuma daha farklı kokular geliyor daha ilginç bir şey. | Open Subtitles | هذا يحتوي على نفحة شيء أكثر تعقيداً، أكثر إثارة للإهتمام. |
Balığa çıkmayı düşünüyordum ama daha ilginç bir şey çıktı. | Open Subtitles | إعتقدت بأنّني أذهب لصيد السمك لكن شيء أكثر إثارة ظهر. |
"Doğru adamı bulamadım" demekten biraz daha ilginç. | Open Subtitles | ذلك أكثر تشويقاً من القول أنك لم تجدي الرجل المناسب |
Sonunda, Venüs deneyimizin baş müfettişi olarak görevimden ayrıldım çünkü gözümüzün önünde değişen bir gezegen çok daha ilginç ve önemlidir. | TED | أخيرا، استقلت كمحقق رئيسي في تجربتنا على الزهرة لأن كوكبا يتغير أمام أعيننا أكثر أهمية وإثارة للاهتمام. |
Ve buradan öğrenip daha ilginç ve ilham verici mimari çevreler yaratabiliriz. | TED | ونستطيع أن نتعلم من ذلك وخلق بيئات معمارية أكثر إثارة للاهتمام وأكثر إلهاماً |
Ama bir sonraki adımın çok daha ilginç olduğunu düşünüyorum. | TED | لكن ما أعتقده سيأتي لاحقا هو أكثر إثارة للإهتمام. |
Olayları daha ilginç hale getirmek için sondan başlayacağız ve başa doğru ilerleyeceğiz. | TED | ولجعلها أكثر إثارة للاهتمام، سنبدأ من النهاية وسنذهب للبداية. |
Açıkçası insanlardaki gerçek evrimi taklit etmek istemedik, çünkü evrim sürecindeki farklı olasılıklara bakmak çok daha ilginç. | TED | فالواقع لم نرغب في إعادة التطور مع الانسان، لأنه أكثر إثارة أن ننظر في إمكانيات بديلة في التطور. |
Belki de daha ilginç bir çağ önümüzde. | TED | قد يتواجد عصراً أكثر إثارة على مقربة منا. |
Öyleyse işleri biraz daha ilginç kılalım. | TED | دعونا نجعل هذا الأمر أكثر إثارة الإهتمام. |
Böylece bize sağladığı ekstra korteks alanı vücudu düzenlemekten çok daha ilginç şeyler yapmak için kullanılabilir. | TED | إذاً هذا يعطينا قشرة أكثر للقيام بأمور أكثر إثارة للاهتمام من مجرد إدارة وظائف الجسم. |
Ama bu iki katlı okulun çatısında, çok daha ilginç bir hikâye çıktı. | Open Subtitles | ولكن تصاعدت قصة أكثر تشويقاً فوق هذه المدرسة ذات الطابقين. |
Evet, bu hayatı biraz daha ilginç kılıyor. | Open Subtitles | حسناً ، هذا بالتأكيد يجعل الحياه أكثر تشويقاً |
Eminim burada ki durumdan daha ilginç değildir. | Open Subtitles | أنا متأكد أنه ليس أكثر أهمية من المشكلة هنا |
Söyleyeceğin herhangi bir şey, onların şimdiye kadar söylediği her şeyden daha ilginç olacak. | Open Subtitles | أيّ شئ ستقوليه سيكون اكثر اثارة الي من كل كلامهم |
Ama daha da heyecanlı olanı bunun karanlık maddenin hayal edebileceğimizden daha ilginç olduğunu açığa vurması. | Open Subtitles | ولكن الأكثر تشويقا أن هذا بيّن أن المادة المظلمة أكثر غرابة من تخيله أي شخص |
Hayır Bir Numara, eminim ki birçoğu bundan çok daha ilginç olacaktır. | Open Subtitles | أوه لا، الأوّل، أَنا متأكّدُ انها سَتَكُونُ مثيرة أكثر |
Maaş daha yüksek, yapacağınız iş de daha ilginç olacak. | Open Subtitles | ستحصلين على دفعة أكبر وعلى المدى البعيد سيكون العمل أكثر متعة. |
Güçlüler zayıflara karşıdan daha ilginç, çıplaklar giyiniklere karşıdan daha az ilginç. | Open Subtitles | أكثر إثارةً من الأرقام الفردية ضد الزوجية أو ذوات القمصان مقابل العاريات |
daha ilginç görünmek için yalan söyledim. | Open Subtitles | كذبت لأنني أردت أجعل نفسي أبدو أكثر إمتاعاً |
Bu size daha ilginç gelmiyor mu? | Open Subtitles | هذا ليس أكثر اثاره بالنسبه لك؟ |
Benim hikayem de seninki gibi ama daha ilginç. Çünkü içinde robotlar var. | Open Subtitles | قصتي تشبه قصتك كثيراً لكنها ممتعة أكثر لأنها تحتوي العديد من الآليين |
Tam da bu işin daha ilginç olamayacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | يحدث هذا عندما ظننت أن هذا العمل لا يمكن أن يزداد غرابة. |
Pardon, eğer daha kısa kelimeler kullansanız daha ilginç olurdu. | Open Subtitles | أسف, سيكون الأمر مثير أكثر أذا أنتم يا جماعة استخدمتم كلمات أسهل. |
Zannediyorum ki, bildiğinizden daha ilginç. | Open Subtitles | كثير الأمتاع أكثر مما . تعلمون كما اعتقد |