Eğer yönetim görevi ihmale dair delil bulsa pazarlık masasında eliniz zayıflardı. | Open Subtitles | اكتشفت الإدارة أدلة على سوء الممارسة، سيكون لديهم شريحة مساومة قوية جدا |
- Yeni bir suç işlediğine dair delil olmadıkça onu sıkıştıramıyorlar. | Open Subtitles | لا يمكنهم إتهامه دون أدلة على وجود أنشطة إجرامية جديدة. |
Senin bir seri katil olduğuna dair delil topluyoruz. | Open Subtitles | نحن نحصل على أدلة على أن انت قاتل تسلسلي. |
Eve olan aşinalığı sayesinde, Kanlı Ay döngüsü boyunca ruhların ziyaretine dair delil toplamada ekibimize rehberlik edecek. | Open Subtitles | سيرشد إلمامه بالمنزل فريقنا ليجدوا أدلة على وجود زيارات طيفية خلال دورة القمر الدموي |
Ve bir tekme çatlağına dair delil var. | Open Subtitles | و هنالك أدلة على كسور نتيجة للركل، |