Daha önce söz verdiğim yedi buçuk dakikayı kazanacağınız yer işte burası. | TED | وهنا ستكسبون السبع دقائق ونصف الإضافية على حياتكم والتي وعدتكم بها سابقاً |
Bence kendimi kanıtladım ve o 10 dakikayı hak ediyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنني أثبت نفسي وأعتقد أنني أستحق تلك العشرة دقائق |
Önümüzdeki 10 dakikayı geçirmek için ailemi konuşmaktan daha iyi yollar var. | Open Subtitles | ثمة طرق كثيرة أفضل لقضاء الـ10 دقائق القادمة من مناقشة أمر والداي |
..birlikte geçirdiğimiz değerli son birkaç dakikayı mahvetti. | Open Subtitles | تتطفل في تلك الدقائق الثمينة الأخيرة لنا سوياً |
Banyo yapmaları için onları zorlaman gerek. Ama 15 dakikayı yaşayabilirsin. | TED | ويجب عليك اجبارهم على الاستحمام. ولكنك تستطيع تقديم ١٥ دقيقة فقط. |
bir dakikayı altmış saniyeye böler, her saniyede olduğu gibi, her saniye, | TED | بتقسيم الدقيقة إلى 60 ثانية، وكل ثانية بنفس طول الأخرى، |
Chris Anderson: Hayır, üç dakikayı başlatamazsınız | TED | كريس أندرسون: لا، لا تستطيعين بدأ الثلاثة دقائق. |
Sizin göreviniz bu fazladan yedi buçuk dakikayı nasıl geçirmek istediğinize karar vermek. | TED | مهمتكم أن تعرفوا كيف تريدون قضاء السبع دقائق ونصف الإضافية الخاصة بكم |
gizli göreviniz var. Hayatınıza eklenen fazladan yedi buçuk dakikayı nasıl harcayacaksınız? | TED | مهمتكم السرية كيف ستقضون هذه السبع دقائق ونصف الإضافية على حياتكم؟ |
Bu 10 dakikayı alıp günün herhangi bir anına taşıyıp aynı kazancı sağlayabilirsiniz. | TED | يمكنكم أخذ هذه الـ10 دقائق ونقلها إلى أي جزء من اليوم وستأتي بنفس الفائدة. |
Bazen kırk dakikayı bulabiliyor, genelde beş dakikadan az sürüyor. | TED | في بعض الأحيان 40 دقيقة، لكن في الغالب أقل من خمس دقائق. |
Bu ikisini birbirine bağlayan ışık ve yerçekimini götüren sekiz buçuk dakikayı temsil ediyor. | TED | يمثل ذلك ثمانية دقائق ونصف الذي يستغرقه الضوء الجاذبية لربط الاثنين |
Ben o 10 dakikayı hikaye sırasında buluyorum, anlıyorsunuz, oğlum aniden " bugün oyun oynarken beni gerçekten rahatsız eden birşey oldu" diyecektir. | TED | أجد أن 10 دقائق لقصة، كما تعلمون ، ابني يقول فجأة : "أنت تعرف، حدث شيء في الملعب اليوم الذي أزعجني حقا. " |
Benden beş dakika istemiştin, ve o beş dakikayı aldın. | Open Subtitles | لقد طلبت منى خمس دقائق و قد حصلت على خمس دقائق |
Kepler şöyle yazıyor: "Bu 8 dakikayı neredeyse görmezden gelip, hipotezime uygunluğunu görecektim, taa ki bu 8 dakikalık farkın astronomide, kökten bir değişikliğe sebep olacağını anlayıncaya kadar da ısrarımda devam ettim." | Open Subtitles | قال كيبلر بأنه لو من الممكن أن نتجاهل هذه ال8 دقائق فإننى سوف أصحح فرضيتى فى الحال وبسبب أن هذه الدقائق لم يتم تجاهلها |
Birden 100 km. hız yaptığımı ve son beş dakikayı hatırlamadığımı fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت فجأة أنني أسير بسرعة 60 ميلاً في الساعة و أنا لا أذكر آخر خمس دقائق |
Giriş ve çıkışımız için birer dakikayı da kesiyorum, ve geriye beş kalıyor. Bu iyi. | Open Subtitles | ثم نقتطع دقيقة, لندخل ونخرج في كل مرة, وذلك سيمنحنا خمس دقائق |
İlk beş dakikayı bir peçete arkasından konuşarak geçirdiğin için gerilmiştim. | Open Subtitles | شعرت بالتوتر حين قضيت الدقائق الـ5 الأولى تتحدث عبر منديل |
Geçen her dakikayı düşmanınız tekrar organize olup güçlenmek için kullanabilir. | Open Subtitles | كل دقيقة تذهب هي دقيقة اخرة اعدائك يستخدمونها ليتمركزو ويكونو اقوى |
Aradaki bir dakikayı, buraya zamanında gelebilmek için atladı. | Open Subtitles | لقد قفز عبر تلك الدقيقة لكى يصل فى ثانية إلى تلك اللحظة. |
Uzun çubuk dakikayı gösterir. Belki de karıştırdın. | Open Subtitles | الذراع الكبيرة تشير للدقائق ربما أخطأت في هذا |
O iki dakikayı boş ver. Şimdi gidebilirsin. | Open Subtitles | حسناً لا تهتم لهذه الدقيقتين يمكنك ان تذهب الان |