Dalgagüdücü'yü işaret eden Zaman Radyofarı tespit ettim, gerçi burası 1960 yılıydı. | Open Subtitles | أرصد فناراً زمنياً يبعث إشارة لـ (ويف رايدر) -لكن هذه سنة 1960 |
Adı Dalgagüdücü. On yılı aşkındır benim gemim. | Open Subtitles | تدعى (ويف رايدر) إنها سفينتي لأكثر من عقد |
Dalgagüdücü'ye el koyduğum vakit Zaman Efendisi olarak görevimden feragat ettim. | Open Subtitles | تركت مكاني كأحد سادة الزمان عندما قدت مركبة (ويف رايدر) |
Chronos Dalgagüdücü'ye saldırdığında yan gemi zarar görmüştü. | Open Subtitles | لما هاجم (كرونوس) (ويف رايدر)، تضررت سفينة القفز |
Boşuna nefes tüketiyorsun Profesör. Biz Dalgagüdücü'ye dünyayı kurtarmak için bindik. | Open Subtitles | أجل، أقنعتني يا بروفيسور، نستقل (ويف رايدر) لإنقاذ العالم |
Bunu ve Bay Rory'i Dalgagüdücü'ye götürmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | علينا حمل هذا والسيّد (روري) إلى (ويف رايدر) |
Dalgagüdücü kalkışa hazır Captain. Ama ne kadar hazır olur bilemiyorum. | Open Subtitles | (ويف رايدر) جاهزة للعمل يا كابتن، لكني لا أضمن لمتى |
Dalgagüdücü'yi yok edersen hiçbirimiz eve dönemeyeceğiz. | Open Subtitles | إن دمرت (ويف رايدر)، فلن يعود أي منا لدياره |
- Holografik yansımayı takip ediyormuşuz bu da Dalgagüdücü'nün kaçmasını sağladı. | Open Subtitles | كنا نتبع صورة وهمية مما سمح لـ (ويف رايدر) بالفرار |
Sen Dalgagüdücü'yü istiyorsun, ben de eve gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أنت تريد (ويف رايدر) وأنا أريد العودة للديار |
Dalgagüdücü'deki dostlarımız muhtemelen ölmüştür Profesör Stein'a da kim bilir ne oldu. | Open Subtitles | الطاقم المتبقى في (ويف رايدر) في الأغلب أموات الآن والله يعلم ما حدث للبروفيسور (ستاين) |
Korsanlardan kurtulmuş ve Dalgagüdücü'ye geri dönüyormuş. | Open Subtitles | يبدو أنه هرب من الأسر والآن عائد إلى (ويف رايدر) |
Teşekkürler Gilbert. Lütfen Dalgagüdücü'yü çağır. | Open Subtitles | شكراً لك يا (غيلبرت)، تواصل رجاءً مع (ويف رايدر) |
Dalgagüdücü, ben Captain Hunter. Acheron'ın kontrolünü sağladık. | Open Subtitles | (ويف رايدر)، أنا (الكابتن هانتر)، لقد بسطنا سيطرتنا على (أكرون) |
Ben de tam eşyaları topluyordum. Dalgagüdücü'de olacağını sanmıştım. | Open Subtitles | مرحباً، كنت أحزم الأمتعة، ظننتك عدت إلى (ويف رايدر) |
Dalgagüdücü'de birleşirsek bütün gemiyi yok edebiliriz! | Open Subtitles | إن اندمجنا على متن (ويف رايدر) قد ندمر السفينة بأكملها |
Eğer şimdi Dalgagüdücü'de birleşirsek koca gemiyi yok edebiliriz. | Open Subtitles | اندماجنا على متن (ويف رايدر) قديدمرالسفينةبرمتها! |
Dalgagüdücü'nün kuantum imzasıyla eşleşen bir tür aktarıcı yani. | Open Subtitles | جهاز مرسل مستجيب يماثل التوقيع الكمي لـ (ويف رايدر) |
Umarım oyununuzda "Dalgagüdücü'ye geri dönün" diyen bir kısım vardır zira olmak üzere olan o. | Open Subtitles | آمل أن تكون ثمة محطة في هذه اللعبة تقول: عودوا لـ (ويف رايدر) لأن هذا على وشك الحدوث |
Hem Dalgagüdücü bozukmuş, onlar kaybolmuş veya bizi bulamıyorlarmış ya da onun gibi şeyler yüzünden değil. | Open Subtitles | لا بسبب تعطل (ويف رايدر)، ولا لتيهتهم أو لعجزهم عن إيجادنا أو لأي سبب آخر، بل لأنهم فارقوا الحياة |