| O zaman geçit açtığımda gerçekliğin dokusunu zayıflatan dalgalanmalara sebep oldum. | Open Subtitles | فتحت بوابة سبّبت تموّجات أضعفت بنية واقعنا. |
| Çünkü her hareket dalgalanmalara neden olur kesin olan ve beklenmedik sonuçlar doğurur. | Open Subtitles | ،لأنّ كلّ فعل يسبب تموّجات نتائج واضحة وغير متوقّعة |
| Bunlar kumsalda görülen kumdan dalgalanmalara benzemekle birlikte büyüklükleri devasaydı. | Open Subtitles | إنها تشبه التموجات الرمليّة التي على الشاطئ، ولكن حجمها ضخم. |
| Korkunç bir şey yaşanacağı zaman zamanda dalgalanmalara sebep olur, ama iki şekilde de gerçekleşebilir. | Open Subtitles | عندما يحصل أمر شنيع فإنه يسبب تموجات في الزمن ولكن التموجات قد تتجه بأي من اتجاهي الزمن! |