Geminin tek yapabildiği dans edip dalgalarla birlikte alçalıp yükselmekti. | TED | وكل ما امكن للسفينة القيام به هو الرقص والتأرجح على إيقاع الأمواج. |
Kıyıya dönerken dev dalgalarla boğuşmak oldukça zor bir iş. | Open Subtitles | قتال الأمواج العودة إلى الشاطئ هي مهمة استثنائية |
Genç deniz filleri büyük dalgalarla kayalardan açık denize doğru çekilme tehlikesi altında. | Open Subtitles | صغار فقمات الفيل تواجه خطر النزول عن الصخور بواسطة الأمواج المندفعة وتنجرف نحو المياه المفتوحة |
Kablosuz veriyi elektromanyetik dalgalarla transfer ediyoruz -- özellikle, radyo dalgalarıyla. | TED | الطريقة التي نبث بها البيانات اللاسلكية هي باستخدام الموجات الكهرومغنطيسية بالتحديد ,موجات الراديو |
Garip kuantum atlamaları yoktu, yalnızca benzer dalgalarla gelen sezgi vardı. | Open Subtitles | لم يكن هناك قفزات الكم اللحظية الغريبة كان هناك فقط الموجات التقليدية المألوفة |
Yer çekimsel dalgalarla başından sonuna kadar görebileceğiz. | TED | عن طريق موجات الجاذبية ينبغي أن نكون قادرين على رؤية كل الطريق منذ البداية |
Bu balıklar dalgalarla kumsala süzülür. | Open Subtitles | تركب الغرونيون الأمواج نحو الشاطئ, و تحفر الإناث باتجاه عكسي, |
Kema'daydık ve dalgalarla boğuşuyorduk. | Open Subtitles | وخرجنا من المدينة, وبعدها لعبنا قليلاً على الأمواج |
Gorgonian deniz fanları dalgalarla salınır. | TED | يتذبذب المرجان المروحي مع الأمواج. |
Bir sabah sahilde dalgalarla sörf yaparken, ...bir saat sonra 40 km ötede olabilirler. | Open Subtitles | ...قد يركبون الأمواج في منطقة ما في الصباح وبعد ساعة واحدة قد يكونوا على بعد 25 ميلاً |
Kimi kimi azgın dalgalarla boğuşup, kimi kimi açlıklara katlanarak binbir çeşit sınavı ve belayı atlatarak... | Open Subtitles | تقاذفتنا الأمواج الغاضبة... وكدنا أن نهلك من شدّ الجوع... ... |
Bunlar cesedi kayalara vuran dalgalarla oluşabilir. | Open Subtitles | حسناً، يمكن أن تكون تلاطم الأمواج |
Siz de borudan sıkılınca gelin de gerçek dalgalarla sörf yapın. | Open Subtitles | حسناً، عندما تسئم من لأنابيب تعال لتركب الموجات الحقيقية. |
Kuma yeni bırakılmış yumurtaları çıkarırken adeta dalgalarla oynayan çocuklara benziyorlar. | Open Subtitles | انهم مثل الاطفال يلعبون التحد مع الموجات بينما يقتلعون البيض الموضوع حديثا من الرمال. |
Titreşim şok dalgalarından oluşur. Ve ses dalgaları gibi karşıt dalgalarla söndürülebilir. | Open Subtitles | ومثل الموجات الصوتية، يمكن أن تبطل بضدّها... |
Ya da gidip Michael Persinger'in icadı olan "Tanrı Kaskı"nı takıp, temporal loblarınızı elektromanyetik dalgalarla bombardıman ettirebilirsiniz --ben yaptım--. | TED | يمكنك ان تستعمل --كما فعلت انا هناك-- خوذة مايكل بيرسنجر (خوذة الرب) التي تمطر فصك الصدغي بوابل من الموجات الكهرومغناطيسية |
"Atom tamamen dalgalarla ilgili" diye haykırdılar. | Open Subtitles | و نحن نفهم ماهية الموجات |
Her ne kadar tsunamiler gel-git dalgaları olarak bilinse de bu olayın Güneş ve Ay'ın çekim kuvveti ile oluşan dalgalarla pek ilgisi yoktur. | TED | بالرغم من أن موجات تسونامي تعرف بموجات المد والجزر، إلا أنها في الواقع لا علاقة لها بنشاط المد والجزر والذي تسببه قوى الجاذبية للشمس والقمر. |
Görünmez dalgalarla film yapamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك تصوير موجات غير مرئية |
Dünyadaki bazı gerçek yerleri sadece ziyaret ederek deneyimlemek yerine, kara deliğin kenarında yerçekimsel dalgalarla sörf yapabilseniz veya sıfırdan galaksiler yaratabilseniz veya birbirinizle kelimeleri değil, ham düşünceleri kullanarak iletişim kurabilseniz ne olurdu? | TED | ماذا لو عِوضا عن الإكتفاء بزيارة بعض الأماكن علي الأرض، أن يكون باستطاعتك التزلج علي موجات الجاذبية علي حافة الثقب الأسود، أو أن تُنشئ مجرة من البداية، أو أن نتواصل مع بعضنا البعض دون استخدام كلمات لكن بتفكيرنا المُجَرَد؟ |