İnsanların takıma ne tür bir katkı sağlayabileceklerini yeniden düşünmeye davet ederek başladık. | TED | بدأنا بدعوة الناس لتصور ما يستطيعون أن يقدمونه للمجموعة. |
Çığ gibi düşme riski taşıyan bu kızı davet ederek, kayak tatilimi zehir etmeyeceğim. | Open Subtitles | لَكنِّي ما كُنْتُ ستُخرّبُ عطلة نهاية إسبوع مزلاجتي بدعوة هذه البنتِ الذي يَبْدو مثل خطرِ إنهيار جليدي. |
Bir düzine gey ve lezbiyeni davet ederek ortalığı karıştırma. | Open Subtitles | لاتقومين بإثارة الأمور، بدعوة مجموعة من المثليين |
Dairemize davet ederek ruhuyla bağlantı kurmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نحن نحاول الإرتباط بالإرواح بدعوتهم إلى دائرتِنا |
Seni güvende tutması gerekiyordu, yabancıları eve davet ederek hayatını tehlikeye atması değil. | Open Subtitles | مفتُرض إنها تحُافظ عليكِ ليسَ أن تخُاطرَ بحياتكِ بدعوة غرُباء إلى المنزل |
Ryan Lindsay'i yarın için davet ederek, erkekleri, kadınları ve Christmukkah'ı tehlikeye atan bir yangını başlattı. | Open Subtitles | وقام بتهديد المرأة والرجل في "الكريسميكا" -لقد قمت بدعوة "ليندسي" الى هنا؟ |