En sonunda çocukları oyuna davet etmek için cesaretimi topladım... ama bu aşağılamanın sıkıntısını çekmek zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | أتشجع أخيرا لدعوة الأولاد إلى لعبة ثم يجب أن نعاني من هذا الإذلال الخطير |
Chiang'ı davet etmek için hala Mao dan haber bekliyorsunuz | Open Subtitles | كنت تتوقع "ماو" أن يتوجه إلى "نانجينج" لدعوة "شانغ"؟ |
Bai Su Zhen bir keşiş kılığına girdi ve onlara Yaşlı Adam'ı tanrıların bir toplantısına davet etmek için geldiğini söyledi. | TED | تنكرت (باي سو جين) على هيئة راهب وأخبرتهما أنها جائت لدعوة العجوز لاجتماع ديني. |
Mike nihayet babasını Şükran Gününe davet etmek için gitmişti. | Open Subtitles | اخيرا مايك ذهب الى اباه لدعوته لقضاء العيد |
Onu davet etmek için en küçük bir niyetim yok ama... | Open Subtitles | حسناً ,ليس لدي أية نية لدعوته لكن |
Hayır, ben aradım buna davet etmek için ama gelemeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | -لا، أنا من اتصلت به لدعوته لهذا ، ولكنه أعتذر عن المجئ |
Halfrek, seni Xander'ı öldürmen için çağırmadım. Seni düğünümüze davet etmek için çağırdım. | Open Subtitles | هالفريك , أنا لم أستدعك لتقتلي اكساندر اتصلت بكِ لأدعوكِ إلي الزفاف |
Seni yarın akşam spontane bir randevuya davet etmek için aradım. | Open Subtitles | اتصلتُ بكِ لأدعوكِ إلى موعد ليلي فجائي أمسية الغد. |
Bu nedenle oraya gitmesi gerektiğini, büyük bir ülke olduğumuzdan Tito'yu buraya davet etmek için değil, onlara yanıldığımızı göstermek için gitmesi gerektiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | وهي دولته فرأى أنه يجدر به الذهاب هناك ليس لدعوة (تيتو) للإنضمام إلى الإتحاد السوفيتي فنحن دولة كبيرة |
İnsanları davet etmek için garip bir yol. | Open Subtitles | طريقة غريبة لدعوة الجميع |
Başhekimi davet etmek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا فقط لدعوة الطبيب |