Ben... onları izlemeğe, onlara bakmağa dayanamıyorum... | Open Subtitles | لم أعد أطيق مراقبتهم فاتحين أفواههم من الدهشة |
Sanki bir papağanı boğuyor. dayanamıyorum buna. | Open Subtitles | يبدو أنه في الأعلى يقوم بخنق ببغاء أو شئ كذلك، لا أطيق ذلك |
Artık dayanamıyorum. Emirlerini al da kıçına sok! | Open Subtitles | لا أتحمل أكثر من ذلك أحتفظ بأوامرك لنفسك |
Şef, ben artık dayanamıyorum. | Open Subtitles | يا زعيم, أنا لا أستطيع تحمل أكثرمن هذا يجب أن أخرج من هنا |
Ah, anne, biliyorum korkunç biri olduğumu düşünüyorsun, ama siyahlar içinde olmaya dayanamıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك ستظنين أني فظيعة يا أمي لكني لا أحتمل الظهور مرتدية السواد |
-Zor iş. - Artık dayanamıyorum. - Haftada yarım kilo içmesine şaşmamak gerek. | Open Subtitles | لا أستطيع التحمل أكثر من ذلك ليست غريبة أنه يدخن باوند في الأسبوع |
Odalarında olan şu 2 yaşlı çantaya dayanamıyorum. | Open Subtitles | أنا لا يمكنني تحمل الكيستين المنفوختين في الشقة |
Bavullarımı hep yanımda getiririm. Orada beklemeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | لا أشحن حقائبي أبداً، لا أطيق الإنتظار في منطقة الأمتعة |
Ne yapacağımı bilmiyorum, onu öyle görmeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | لا أعرف مايجب القيام به أنا لا أطيق رؤيتها هكذا |
Aynada gördüğüm surata bile dayanamıyorum. | Open Subtitles | و مؤخراً لا أطيق النظر إلى وجهي في المرآة |
Işıklar yandı mı evde durmaya dayanamıyorum. | Open Subtitles | لا أتحمل الجلوس بالبيت حالما تنطلق الأضواء |
Bu yüzden bu kadar acı veriyor. Seni böyle görmeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | لذا أنا أتألم كثيراً لا أتحمل رؤيتك في هذه الحالة |
Vahşiliğine dayanamıyorum artık! | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن أتحمل الضرب أكثر من ذلك بصراحة، لا أستطيع |
Ağlayıp sızlanmalarına dayanamıyorum artık, hepsi bu. | Open Subtitles | كل ما بالأمر أنني لا أستطيع تحمل تباكيك الآن، هذا كل شيء |
Buna dayanamıyorum, ve şimdi de seni ağlattım. Canım kızım, bağışla beni. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمل ذلك, والآن لقد جعلتِك تبكين.سامحيني |
Mae'yle Gooper'ın davranışlarına dayanamıyorum. | Open Subtitles | اننى فقط لن أحتمل الطريقة التى بها ماى و جوبر |
Mae'yle Gooper'ın davranışlarına dayanamıyorum. | Open Subtitles | اننى فقط لن أحتمل الطريقة التى بها ماى و جوبر |
Beni öpmelisin. Buna daha fazla dayanamıyorum. | Open Subtitles | يجب أن تقبليني فأنا لا أستطيع التحمل أكثر من هذا |
Peter, kıskançlığınla beni boğuyorsun. dayanamıyorum artık. | Open Subtitles | أنت تخنقي بــ غيرتك لا يمكنني تحمل ذلك أكثر |
Artık buna dayanamıyorum! | Open Subtitles | انا اكره هذا انا لا استطيع تحمل هذا بعد الآن انا اكره هذا |
Bunlara katlanabileceğimi düşünmüştüm ama artık dayanamıyorum. | Open Subtitles | اعتقدت اننى يمكن ان اتحمل ، ولكنني لا استطيع |
Artık dayanamıyorum. Bana söylemelisin. | Open Subtitles | لا استطيع التحمل أكثر , يجب عليك انت تخبرني |
Kaç ay oldu, dayanamıyorum. İspanya'ya geri dönmeliyim. | Open Subtitles | مر على الأمر عدة أشهر ولا يمكنني التحمل أكثر، أود العودة إلى أسبانيا |
Lütfen,dayanamıyorum artık. | Open Subtitles | أرجوك، لم أعد أستطيع تحمّل هذا، لنذهب فحسب، حالا. |
Kaşıma, tatlım. Ama anne, cidden, kaşınıyor. dayanamıyorum! | Open Subtitles | ــ لا تهرشها يا حبيبي ــ لكنّني أشعر برغبة بحكها، لا يمكنني احتمال ذلك |
Gerçekten, bu konuşmaya artık dayanamıyorum. | Open Subtitles | بالواقع، لايمكنني تحمل المزيد من هذا الحديث |
Artık dayanamıyorum! | Open Subtitles | لا أستطيع احتمال هذا القنابل والمدافع ترن في أذناي |
Dünyanın sonu gelmiş gibi hareket etmene dayanamıyorum. Üzgünüm, tatlım. | Open Subtitles | لقد مررت بيوم مريع لا أستطيع أن أستحمل رؤيتك وأنت تتصرفين وكأنها نهاية العالم |