Ama benim işim halkımı temsil etmek, isteklerimi onlara dayatmak değil. | Open Subtitles | ولكن وظيفتي تمثيل شعبي وليس فرض إرادتي عليهم |
Ama benim işim halkımı temsil etmek, isteklerimi onlara dayatmak değil. | Open Subtitles | ولكن وظيفتي تمثيل شعبي وليس فرض إرادتي عليهم |
Ama kanunda belirtilen şeyin yerine başka şey koymaya çalışmak hem de sübjektif değerlendirmeleri dayatmak amacıyla olursa... | Open Subtitles | ولكن محاولة ملكيتها لما هي قوانين محددة بوضوح... من أجل فرض كل هذه التقييمات الذاتية ، هو مثل... |
Sovyetler Birliği gördüki Amerikalılar ülkede kendi nüfuslarını kullanarak dayatmak suretiyle onlara Marshall Planını verdi. | Open Subtitles | كان ينُظر إلى سياسة مشروع مارشال من" قبل الإتحاد السوفييتي على أن الأمريكان يرغبون في فرض نفوذهم على البلدان التي يمنحونها مساعدات مارشال |