Fakat sizin beyniniz mevcut değişikliğe tepki göstermez. | TED | لكن عقلك لم يستوعب بعد التغيير في مقدار القوة |
Dünyada görmek istediğiniz değişikliğe yatırım yapın. | TED | استثمر في التغيير الذي تريد أن تراه في العالم. |
Artık dış dünyaya, dağınık bir dinleyici kitlesine mesaj göndermek isteyen bir çok kurum bu değişikliğe ayak uydurdu. | TED | للعالم الخارجي ، لتوزيعها للجمهور المستهدف هم الآن يستخدموها لهذا التغيير حيث المتلقي يمكنه الرد على ما طٌرح |
Gerçekten kötü bir ülke değil. Sadece bir değişikliğe hazırım. | Open Subtitles | إنها ليست بالبلد السيئة حقا، ولكنني مستعد للتغيير |
Görüyorum ki bu hafta dolabında birkaç değişikliğe gitmişsin ki tamamen saygı duydum. | Open Subtitles | أرى أنك قمت ببعض التغييرات في خزانتك لهذا الأسبوع الأمر الذي أحترمه كليا |
Bozukluk'un beynindeki deformasyon önemli ölçüde sinirsel değişikliğe sebebiyet vermiş. | Open Subtitles | التّشويه في دماغ الحالة الشّاذّة نتج عنه تغييرات عصبيّة عميقة. |
Biraz değişikliğe ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج تغييراً طفيفاً في المشهد. |
Bazen değişikliğe ihtiyacınız olur. Hem sizin hem de arabanın. | Open Subtitles | أحياناً تحتاج الى التغيير , أنت و السيّارة أيضاً |
Evet, evet, evet. Bence küçük hayatlarımız son birkaç dakikada... çok önemli bir değişikliğe uğradı. | Open Subtitles | حسنا حسنا يبدو ان حياتك الصغيرة طرأ عليها بعض التغيير |
Bence bir adamda sebep olabileceğin değişikliğe şaşırabilirsin... ya da bir Tanrı'da. | Open Subtitles | أعتقد أنكِ ربما تندهشين من التغيير الذي يمكنكِ إحداثه في أي رجل أو حتى إله |
Ben iyiyim Billy. Sadece küçük bir 'değişikliğe ayak uydurma sorunu' yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا بخير بيلي, لدي مشاكل طفيفة في التكيف مع التغيير. |
değişikliğe neden olan o küçük şeyler olmadan, ...bir iki hafta içinde normale döneceksiniz. | Open Subtitles | بدون هذه الآلات في جسمك لتحافظ على التغيير ستعود الى وضعك الطبيعى خلال إسبوع أو إثنان |
Ülkemiz bir değişikliğe giderse, isterim ki evimiz bir ada olarak kalsın ve tüm farklılıklarımıza rağmen ailemiz ilk sırada gelsin. | Open Subtitles | لو أن التغيير سيحدث ببلادنا فأتمنى أن يظل بيتنا جزيرة و بالرغم من كل اختلافاتنا |
Salgıları değişikliğe yol açan içerideki larva meşe ağacının dokularıyla beslenir. | Open Subtitles | بالداخل، اليرقة الصّغيرة التي سبّب افرازها التغيير تتغذّى على أنسجة شجرة البلوط. |
Onun teknesi önemlidir. O tekne değişikliğe neden olur. | Open Subtitles | ويشكل شريانها أهمية فهذا الشريان سيسبب التغيير |
Alıcılar ortamdaki en küçük değişikliğe tepki vermek için ayarlanmışlardı. | Open Subtitles | أجهزة الاستشعار مرتبطة لتستجيب لأدنى حد من التغيير في الغلاف الجوي |
Biliyorsun hayatımda değişikliğe ihtiyacım var. Sadece bir kız arkadaşım olamaz. | Open Subtitles | تعلم, أنا بحاجه للتغيير فى حياتى لا يمكننى الحصول على فتاة واحدة فقط |
Biliyorsun hayatımda değişikliğe ihtiyacım var. Sadece bir kız arkadaşım olamaz. | Open Subtitles | تعلم, أنا بحاجه للتغيير فى حياتى لا يمكننى الحصول على فتاة واحدة فقط |
İlişkimiz iyiye gitmiyordu, ve sen değişikliğe acizsin. | Open Subtitles | علاقتنا لم تكن لتذهب لمكان جيد, وأنت غير قابل للتغيير. |
Dün gece, bir avuç tavuğun üzerine, hayatımda köklü değişikliğe ihtiyaç olduğunu söyledim. | Open Subtitles | الليلة الماضية وعلى أثر تناول عشاء من الدجاج قلت لها .. إن حياتى تحتاج إلى بعض التغييرات الجذرية |
Sadece şuralarda, birkaç ufak değişikliğe ihtiyacımız var biraz renk ve sonra çok daha iyi olacak. | Open Subtitles | عدد قليل من التغييرات الدقيقة هنا وهناك، بعض اللمسات والمجاملات، وسنكون بخير |
Yani iki dakika, beyninizde iddiali, özgüvenli ve rahat ya da strese dayanıksız ve kapanmışlık gibi hislere yol açan hormonal değişikliğe neden oluyor. | TED | إذا دقيقتان تقودان إلى هذه التغيرات في الهرمونات مما يجعل عقلك إما جازم، واثق و مرتاح أو متجاوب مع التوتر، وأنت تعلم |
Ama hayret! Ne kadar hazırım bu değişikliğe! | Open Subtitles | لكنّي الآن مستعدّة تمامًا لهذا التّغيير! |