Bir şeyleri değişime zorluyordum çünkü kendimi kanıtlama ve başarı ihtiyacı beni tüketmişti. | TED | كنت أجبر الأشياء على التغيير لأنني استهلكت للحاجة إلى النجاح أو لإثبات نفسي. |
İlginçtir ki bu durum Amerikalıları değişime ve iyi riskler almaya kapalı yapmış. | TED | ومن المفارقة، هذا يجعل الأمريكيين أقل انفتاحاً على التغيير وأقل خوضاً للمخاطرة الجيدة. |
Bu değişime örnek niteliğindeki yakın zamanda ünlenen türlerden biri "battle royale". | TED | واحدة من إحدى الأنواع التي تمثل هذا التغيير هي لعبة باتل رويال. |
Hümanistler olarak, tabi ki, bu değişime kucak açmalıyız. Ve bu uygarlıklar hakkında bilgimizi geliştirmeliyiz. | TED | وكبشر .. هم مرحبون بهم تماماً وبهذا التغير وعلينا ان نتعلم فيما يخص هذه الحضارات |
değişime bu kadar dirençli olmasaydık muhtemelen bugün burada olamazdık. | TED | لم نكن لنوجد اليوم هنا لو لم نكن مقاومين للتغيير. |
Ama acı onları sonunda ve kaçınılmaz olarak değişime zorlayacaktır. | TED | لكن المعاناة حتماً ستجبرنا في النهاية على التغيير. |
Erkeklerin beyinleri, dijital olarak şunlara göre yeniden döşeniyor: değişime, yeniliğe, heyecana ve devamlı uyarılmışlığa. | TED | أدمغة الأولاد تتم إعادة ربطها رقميا بطريقة جديدة بالكامل من أجل التغيير والتجديد والإثارة والاستثارة الدائمة. |
Ekonomimizi geliştirmeliyiz, yöneticiliğimizi değiştirmeliyiz, daha demokratik olmalıyız, değişime ve bilgiye daha açık olmalıyız. | TED | ينبغي أن نعيد هيكلة اقتصاداتنا ، تغيير قيادتنا ، نصبح أكثر ديمقراطية ، وتكون أكثر انفتاحا على التغيير وعلى المعلومات. |
değişime adapte olabilmek tamamen incinebilirlikle alakalı. | TED | التأقلم مع التغيير هي في صميمها انكشاف. |
Bir kadına ve değişime nasıl destek olabileceğinizi sorun | TED | أن تسألوا كيف يمكنكم أن تدعمواالنساء وتصبحوا في خدمة التغيير. |
İşler değişiyor. Biz bu değişime ekleme yapabiliriz. | TED | الأمور تتغير، ونستطيع أن نضيف لذلك التغيير |
Bu sebeple bu hafta IKEA'da kadınlar için açık iletişim ağı başlattık ve değişime önderlik etmek için ne gerekliyse yapacağız. | TED | لذا أطلقنا الشبكة المفتوحة للنساء هذا الأسبوع في إيكيا، وسوف نقوم بكل ما يتطلبه الأمر لقيادة التغيير. |
Bize toplumsal bir değişime yatırım yapabileceğimiz bir imkan veriyor. | TED | فأين هذا لا يترك لنا؟ يمكن للناس أن الاستثمار في التغيير الاجتماعي. |
Binlerce, belki de milyonlarca insanla karşılaştık, hepsi de toplumsal değişime yatırım yapabilecekleri bir imkan istiyor. | TED | لقد التقينا الآلاف، وربما الملايين من الناس، الذين يريدون فرصة للاستثمار في التغيير الاجتماعي |
Bu duygusal doğruluktur, ve bu bizi değişime göturen sohbetlere nasıl başladığımızın örneğidir. | TED | هذا هو التصحيح العاطفي وهكذا نبدأ محادثاتنا هذا فعلاً يقود إلى التغيير |
değişime olan bu isteksizlik insanoğlunu suçlu hale getiriyor. | Open Subtitles | ربما هذا هو عدم التغير الذي سوف يُضاف الي خطيئة الجنس البشري |
Arada bir değişim gelip kafama vuracak ki, değişime ayak uydurayım. | Open Subtitles | أعلم أني أحتاج للتغيير لأمضي و أضربني على مؤخرتي لتدفعني للمضي |
Böceklerden maymunlara kadar herşey bu inanılmaz değişime ayak uydurmak zorunda. | Open Subtitles | كان على الجميع من الخنافس حتى القردة أن يجاري هذه التغيرات العظيمة |
PM: Geçmişte de çok kere yaptığın gibi bu değişime önderlik ediyorsun, Jane. | TED | ب م: وكما فعلتِ في مراتٍ كثيرة في السابق، جاين، فإنك تقودين هذه التغييرات. |
Eğer o değişime uğratıldıysa, hala çok hızlı büyüyor olabilir. | Open Subtitles | لو تم تعديله جينيا فربما يستمر فى النمو سريعا |
Yapımızdaki en ufak değişiklik davranışlarımızda büyük değişime sebep oluyor. | Open Subtitles | كيف ينتج أيّ تغيير طفيف في بنيتنا تغييراً في سلوكنا |
Bu değişime açık olmaktan fazlası. | TED | إنها أكثر من مجرد كونكم منفتحين للتغير. |
Unutmamalıyız ki, tercih her zaman değişime bağlıdır. | TED | الآن، يجب ألا ننسى هذا الاختيار المرتبط دائما بالتغيير |
Ve endişe verici hızda değişime uğruyorlar. | Open Subtitles | ويتغيرون بمعدل خطير. |
Altı ay önce, suyun etkisiyle değişime uğramış nesneler hakkında yaptığım araştırmalar çıkmaza girdi. | Open Subtitles | قبل ستة أشهر, وصل بحثي المتعلق بالتنبؤ بحركة الأجسام العابرة من كوكب نبتون إلى نهاية مسدودة |