ويكيبيديا

    "değil aynı" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • ليس
        
    • بل
        
    • وإنما تمثّل
        
    • إنما أيضاً
        
    Karşılaştığım zorluklara bakıldığında, sadece önceden tahmin etmek değil, aynı zamanda beklenmedik durumlar için önlemler tasarlamak da çok önemli. TED الآن، بالنظر إلى نوعيّة التحدي الذي يواجهني، من الجوهري ليس فقط أن أتنبأ بل أيضاً ان أُصمم دفاعات لغير المتوقع.
    Mozart mitinin diğer bir şekli de Mozart dinlemenin sadece zekaya değil, aynı zamanda sağlığa da faydalı olduğudur. TED فهناك شيء ضئيل من الحقيقة في فكرة إبداع العسراويين، ولكن ليس كثيراً. هناك خرافة بنفس السياق ربما سمعتم بها
    Bu sadece sağduyu değil aynı zamanda ticari anlam ifade eder. TED إنه ليس مجرد تفكير سليم، بل يجعل التجارة ذات معنى أيضاً.
    Doğrulama yanlılığı sadece yeni veri araştırmayı ihmal etmek değil, aynı zamanda veriye ulaşınca onu yanlış yorumlamakla ilgili. TED الإنحياز التأكيدي ليس فقط حول الفشل في البحث عن بيانات جديدة لكنه أيضاً حول سوء فهم البيانات عند استلامها
    Bu midenin sadece kirliliği yok etmek için değil, aynı zamanda, kirlilikten elektrik üretmek için nasıl kullanılabileceğini görebilirsiniz. TED يمكنكم أن تروا كيف يمكن استخدام هذه المعدة ليس فقط للتعامل مع التلوث لكن أيضا لتوليد كهرباء من التلوث.
    Ama gaz dolu odalarda olmaz, sadece tehlikeli değil aynı zamanda aptalca! Open Subtitles ولكن ليس في غرفة الغاز ليس خطراً فحسب ، بل هذا غباء
    Bu gerçek, bir şehir efsanesi değil. Aynı o film Candyman gibi. Open Subtitles هذا ليس حتى مثل الخرافات المحلية هذا يبدوا مثل فيلم رجل الشمع
    Sadece bir korkak değil aynı zamanda bir vatan hainisin. Open Subtitles ليس مجرد جبان، بل خائن أيضاً وهذا يظهر من حجمه.
    Artık V.Charles, sadece İspanya Kral'ı değil, aynı zamanda Kutsal Roma İmparatoru. Open Subtitles الآن هو ليس فقط تشارلز الخامس ملك أسبانيا كذلك الإمبراطور الروماني المقدس
    O sadece benim kardeşim değil aynı zamanda arkadaşım, meleğim... Open Subtitles نعم ليس لأنها أختي فقط ولكنها أيضا صديقتي وملاكي وتوأمي
    Sadece taşın kesiminin eşsizliği değil aynı zamanda hikayesi de önemli. Open Subtitles الموضوع ليس في حرفية تقطيع الجواهر، بل في قصة الجوهره ذاتها
    Beyler, sizleri buraya çağırıp planı sunmamdaki sebep sadece geniş kapsamlı olması değil aynı zamanda kısıtlı zaman koşulları. Open Subtitles حضرة السادة أود تقديم خطة إعادة التطوير شخصياً ليس فقط بسبب الإمكانية الهائلة بل أيضاً بسبب المجال الزمني الطامح
    Penis sadece iğrenç bir çıkıntı değil aynı zamanda ölümcül bir silahtır. Open Subtitles القضيب ليس مجرد نتوء قبيح في جسم الرجل إنه سلاح فتاك أيضاً
    Sadece dönüşürken çektiğimiz acılardan değil aynı zamanda hayatımız boyunca yaşadığımız aşağılanmadan kurtaracaktı. Open Subtitles ليس من ألم التحوُّل فقط، بل وأيضًا من الكراهية التي لاقيناها طوال حياتنا.
    Sadece sorumluluk sahibi bir moda tarzı değil, aynı zamanda yeni bir ekonomi için yeni bir kapitalizm şeklidir. Open Subtitles ليس فقط من أجل بطريقة مسؤولة لافساح الطريق، لكن شكل جديد من أشكال الرأسمالية، للحصول على نموذج جديد للاقتصاد.
    Sadece hizmet verdikleri toplumları anlamalarını değil aynı zamanda, görünmeyen engelleri yıkmalarını ve aralarında güçlü bağlar yaratmalarını sağladı. TED لم يجعلهم فقط مرتبطين بالمجتمعات التي يخدمونها بل و قد كسر الحواجز الغير مرئية و خلق رابطة دائمة بينهم
    Bu gece yalnızca Hamptons'taki olağanüstü yazımızı noktalayan gece değil aynı zamanda da oğlum Daniel ile sevgili, büyüleyici Bayan Emily Thorne'un nişan gecesi. Open Subtitles فالليلة لا ترمز فقط إلى العطلة الأخيرة لصيف رائع في بلدة (هامبتنز)، وإنما تمثّل أيضاً احتفالية بخِطبة ابني (دانيال) على الجميلة والفاتنة (إيملي ثورن).
    Tonga etrafındaki sular kamburların yalnızca doğum yeri değil aynı zamanda da çiftleşme bölgesidir. Open Subtitles البحار المحيطة بـ "تونجا" ليست مُجرد حاضنة لحدباء الظهر، إنما أيضاً مُلتقى تزاوجهم.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد