O bir dostum değil, o Yaşlı bir... Eski akıl hocası, aslında. | Open Subtitles | .. إنه ليس صاح ، إنه شيخ مرشدي السابق ، في الحقيقة |
Mike bir suçlu değil, o yüzden başka bir nedeni olmalı. | Open Subtitles | إنه ليس بمجرم لذا لا شك أن الأمر يتعلق بشيء آخر |
Buradasın. Bak, bunu daha fazla yapamam, o çocuk değil, o bir canavar! | Open Subtitles | إنظري، أنا لا أستطيع الإستمرار أكثر من هذا إنها ليست طفلة، إنها وحش |
Bu senin tarzın değil. O halde... B planın nedir? | Open Subtitles | هذا ليس أسلوبكِ فما هي خطتكِ الاحتياطية؟ كاليندا، أين أنتِ؟ |
- Erkek arkadaşın kuşunu bulmuş. - Erkek arkadaşım değil o. | Open Subtitles | اعتقد ان صديقكِ الحميم وجد طائره . انه ليس صديقي الحميم |
Bu tarifeli bir sefer değil. O bir saat sonra gelir. | Open Subtitles | هذه ليست العربه العاديه, انها ليست على الخط الا بعد ساعه. |
Bu sıradan bir fare değil. O bir dahi Koloyca öğrenir Bakın. | Open Subtitles | هو ليس فأرا عاديا انه عبقري وعنده انطباعات |
Buna gözün gibi bakmalısın. Oyuncak değil o, çok değerli. | Open Subtitles | عليك الاهتمام بهذا العقد إنه ليس بلعبة, إنه قيّم للغاية |
Köle değil o. Benim malım değil ki sana vereyim. | Open Subtitles | إنه ليس عبدا ، أنا لا أمتلكه حتى أعيده لك |
Soda şapşalı değil o, içeceklerden sorumlu. | Open Subtitles | إنه ليس مغفلاً يصب الصودا، إنه مدير قسم المشروبات |
Hayır, annen değil. O kim Dr. Lesh? | Open Subtitles | لا، إنها ليست مامي ، من هذا يا دكتورة ليش |
Kötü biri değil o. Farkında değil, ama sana ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنها ليست إنسانة سيئة وسواء كانت تدرك ذل أم لا فهي بحاجة إليك. |
Bu doğru değil. O zamanları hiçbir yerde yasal bile değildi. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحا لم يكن الأمر قانونيا في أي مكان حينها |
Bu doğru değil. O bir çiçekçi kıza bir düşesmiş gibi davranıyor. | Open Subtitles | هذا ليس صحيحا ، هو يعامل بائعة الورود كأنها دوقة |
Şokta falan değil o. Sadece beni kızdırmak için yapıyor. | Open Subtitles | انه ليس مصدوم انه يفعل هذا ليخرجني عن طــــوري ٌ |
Tabi ki, bu iyi bir toplumsal bilim deneyi değil, o yüzden bunu daha iyi yapabilmek için aynı deneyi sizlere daha önceden anlattığım gibi yaptım. | TED | الآن، هذه ليست تجربة جيدة في العلوم الإجتماعية، لذا فقد قمت بتنفيذ نفس التجربة بصورة أفضل كما أوضحت لكم سابقاً. |
"Doğru bir hareket değil o" dediğimde sizi oraya götürmeyeceğim anlamına gelir. | Open Subtitles | عندما قلت انها ليست خطوه جيده اقصد انى لان اقود الى هناك |
Bir kız yüzünden saçma sapan kararlar verecek birisi değil o. | Open Subtitles | هو ليس شخص الذى ياخذ قرار مثل هذا بسبب بنت. |
Oyuncak değil o. Ve sen kurbanı incelemeliydin. | Open Subtitles | إنّه ليس لعبة وأنتَ من المفترض أنْ تفحص الضحيّة |
O şey normal değildi, insan bile değil! O bir... | Open Subtitles | ذلك ليس طبيعيا، لم يكن بشرياً حتى .. لقد كان |
O tam olarak bir kız değil. O bir at meraklısı. | Open Subtitles | فعلا، يا أبي هي ليست بالفعل فتاة، أنها من هواة الخيل |
Ondan bir tanrıymış gibi bahsediyorsun. Değil. O da bir insan. | Open Subtitles | تتدحث عنه وكأنه آله أنه ليس آله، أنه أنسان |
O sıradışı. Deli değil, o yüzden böyle söyleme. | Open Subtitles | إنّها مختلفة إنّها ليست مجنونة،لذا لا تقل عنها ذلك |
Ve senin verdiğin şu akü asidi, kahve değil o. | Open Subtitles | و حمض البطارية تلك التي أعطيتني إياه, تلك ليست قهوة |
Tabii kızım değil, o... - Neyse, sen neredesin? | Open Subtitles | باستثناء أنها ليست كذلك على كل حال، أين أنتِ ؟ |
O zaman tanığımız bu değil, o bir gözcü. KGB klasiği.* | Open Subtitles | إذاً فهو ليس شاهداً, بل مراقباً, إنها عملية إستخاراتية روسية |