Genellikle görünmez olan bir topluluk, ışıklarını ortaya çıkarmak için sanatı kullanıyorlar ama görünmezlikten çıkış yolculuğu kolay değildir. | TED | هؤلاء الناس غير المرئيين معظم الوقت يستخدمون الفنون للخروج إلى النور، لكن رحلة الخروج من الظلّ تلك ليست سهلة. |
Kral da olsa normal insan da olsa, evlendi mi, artık özgür değildir. | Open Subtitles | أذا تزوج ملك أو رجل من عامة الشعب فهذا يعنى بانه غير مرتبط. |
Fakat, evren bir sessiz film değildir, çünkü evren sessiz değildir. | TED | رغم ذالك، فإن الكون ليس بشريط صامت، لأن الكون ليس صامتا. |
Fakat bu doğayla alakalı olarak anlattığımız tek peri masalı değildir | TED | ولكن ليست هذه القصة الخرافية الوحيدة التي نقصها على انفسنا فحسب |
İnsanlar sayıların hatrına, veriyle ilgilenmez çünkü sayılar asla asıl nokta değildir. | TED | الناس ليسوا مهتمين بالبيانات في حد ذاتها لأن الأرقام ليست أبدًا الهدف. |
Mezar taşı yoktu, o yüzden insan mezarı değildir diye düşündüm. | Open Subtitles | فكرت أنه لم يكن قبراً بشرياً لأنه لم تكن عليه علامة |
Yani sadece düşünüyorum da belki de insanın doğası buna uygun değildir. | Open Subtitles | أعتقد بأنّه لَيسَ في طبيعتِنا الرجال أنا يُمْكِنُ أَنْ أَرى كَمْ هم |
Kar ettiklerinde, bu kar onlarındır, ... ...başkanları tarafından el konulmak için değildir. | TED | وعند تحقيق الربح ، فهو لهم يحفظون عليه ، وليس للرئيس ليصادرهم إياه. |
Ya da bağlıysa bile, fikirlerle değildir, mekaniktir. Basit bir ses. | Open Subtitles | أو غير متصله بالمره , إنها شىء آلى,خالى من أى أفكار |
Eminim ki Carl Henry, Moreno'dan dolayı pek mutlu değildir. | Open Subtitles | أنا متأكد من أن كـارل هنـري غير راض عن مورينـــو |
Seni kaybetmek istemiyorum, ve biliyorum... her feminist lezbiyen değildir. | Open Subtitles | لا أريد أن تضيعي وأعلم بشكل غير مساوم أنك سحاقية |
Öylesine ağzım kurumuştu ki - gerçi şu andakinden daha fazla değildir - ama çok fazla ağzım kurmuştu. | TED | حينها قد جف حلقي ليس كما هي حالي الان .. لانني تحدثت كثيراً ولكن فعلاً كان قد جف حلقي |
Şimdi bu yöntem düşük maliyetli bir çözümken, çevresel açıdan veya insan sağlığı ve güvenliği açısından kesinlikle uygun bir çözüm değildir. | TED | في حين قد يكون هذا حلاً ذا تكلفة إقتصادية منخفضة فهو بالتأكيد ليس منخفض التكلفة بيئياً أو على مستوى صحة وسلامة الإنسان |
Bir özellik, dini ikiliğin geleneği: Bilinç, fiziksel dünyanın bir parçası değildir. | TED | الخاصية الأولى هي الثنائية الدينية، يعني: الوعي ليس جزءاً من العالم المحسوس |
Bu daha akıllı, daha yaşlı karıncaların tecrübesinden dolayı değildir. | TED | إنها ليست نتيجة لتجربة النمل كبار السن ، وأكثر حكمة. |
Ama Jack Dünya'ya döndü. Goa'uld aptal değildir. Kendileri bulmuşlardır. | Open Subtitles | جاك عاد الى الارض، الجواؤلد ليسوا اغبياء، ربما خمنوا ذلك |
Büyü ve sihir oyuncak değildir, beni anlıyor musun Christina? | Open Subtitles | إنّ التعاويذ و السِّحر ليسوا ألعاباً كريستينا، أتفهمين ما أقوله؟ |
Onu her zaman dövmediği sürece bu bile o kadar kötü değildir. | Open Subtitles | و حتى هذا لم يكن سيئاً إن لم يكن يضربها طوال الوقت |
Belki de hepimizi buraya tıkmak sadece güvenliğimizi sağlamak için değildir. | Open Subtitles | ربما لم يكن القصد من جمعنا بمكان واحد من أجل حمايتنا |
Ne kötü ne de iyi bir tercih sadece doğru tercih değildir. | Open Subtitles | لَيسَ إختيار سيئ،لَيسَ إختيار جيد، فقط لَيسَ الإختيارَ الصحيحَ للناسِ المعنيين بالأمر. |
Ve Malavi'ye, yalnızca Malavi'ye değil, diğer ülkelere de: Var olan yasalarla ilgili olarak, bir yasa uygulanana kadar yasa değildir. | TED | وهناك شيء آخر لمالاوي وليس فقط مالاوي بل الدول الأخرى أيضا فإن القوانين التي هناك لا تكون قوانين حتى يتم فرضها |
Ve hastalarım da araba değildir; belirtilerini her zaman aynı yoldan aktarmazlar. | TED | مرضاي ليسو سيارات; لا يقولون نفس الاعراض بنفس الطريقة في كل مرة. |
Kolayca gelebilen ya da yaygın kullanılan bir alet değildir. | Open Subtitles | ،إنها أجهزة لا تحصل عليها بسهولة وليست شائعة في الاستعمال |
İnsanın kendi dul karısıyla sevişmesi hiç de eğlenceli değildir. | Open Subtitles | فليس من الممتع أن يمارس المرء الحب مع أرملته |
Umarım yeni adam tanıdığım bazı kişiler gibi çalışması imkânsız birisi değildir. | Open Subtitles | آمل أن لايكون الشخص الجديد صعب التعامل معه، كبعض الناس التي أعرفها |
Bilirsin, paran varsa kadınları elde etmek zor değildir. | Open Subtitles | تعرف، إذا عندك مال، النساء لسن بشدة أن يصبحن. |
Kaçarak geçen bir yaşam bir yaşam değildir. | Open Subtitles | و الحياة التي تقضيها في الهروب، ليسَت حياةً إطلاقاً |
Ama hepimiz biliyoruz ki sosyal değişimin kaynağı sadece daha fazla bilgi sahibi olmak değildir. ama o bilgi ile ne yaptığınızla alakalıdır. | TED | لكننا نعلم أن التغيير الاجتماعي لن يأتي من مجرد معرفة المزيد من المعلومات بل من القيام بشيء آخر أيضًا |