Yani hastalar organ sistemleri değildir, ve hastalık değildirler; insandırlar, yaşamları olan insanlardır. | TED | لذا هنا المرضى .. ليسوا اعضاء حيوية .. وليسوا امراض عرضية هم اشخاص . .يعيشون تماما مثل اي شخص .. |
Böylece daha yaşlı kolonilerdeki oldukça durağan oldukları görülen karıncalar... ...genç kolonideki karıncalardan daha yaşlı değildirler. | TED | كذلك ، فيبدو النمل في المستعمرة الاكبر عمراأكثر استقراراً فهم ليسوا أكبر من النمل في المستعمرات الشابه. |
Bilirsiniz, suçlu olanlar aslında bataklıktan sürünerek çıkan, kasabaya gelip edepsiz işlerini gören ve tekrar karanlığa gömülen canavarlar değildirler. | TED | كما تعلمون، الجناة ليسوا وحوش تزحف خارجاً من مستنقع ويأتون إلى المدينة ويقومون بأعمالهم السيئة ومن ثم يتراجعون إلى الظلام. |
Hiddetli cihadçılığa dâhil olan o insanlar, bu tür aşırılıklara boğulmuş o insanlar, herkesten çok da farklı değildirler. | TED | أن الناس الذين ينخرطون في الجهاد المسلح، أن الناس الذين تم جرّهم لهذه الأنواع من التطرف ليسوا مختلفين عن البقية. |
şimdi orada değildirler. İnsanların asıl problemlerle yüzleşebileceği, | TED | سلاسل التوريد التي عرضتها على الشاشة قبل قليل ليسو موجودين |
Şairler donuktur, çoğu yani, ama özellikle haşin değildirler. | Open Subtitles | الشعراءأشخـاصأغبيـاء،معظمهم، لكن ليسوا أشرار على وجه الخصوص |
Pek çok insan ölü olmaktan hoşlanır, ...ama aslında onlar gerçekten ölü değildirler. | Open Subtitles | كثير من الناس يستمتعون بالموت ولكنهم ليسوا ميتون حقّاً |
-İnsanlar mantar değildirler. -Hayır, daha karmaşık oldukları kesin. | Open Subtitles | ـ الناس ليسوا مثل عش الغراب ـ كلا، إنهم أكثر تعقيداً |
Rezaletin içinde olmaya hazır değildirler. O halde? | Open Subtitles | ليسوا على إستعداد للتعرض للفضيحة ومفتاح هذه الخدعة |
Senin anlattığın gibi güç ve şiddete yatkın değildirler. | Open Subtitles | ليسوا قادرين على إستخدام القوة التى وصفتها |
- Onlar manyetik hard diskler gibi değildirler. - Biliyorum. | Open Subtitles | هم ليسوا مثل الأقراص الصلبة المغناطيسية أَعرف. |
Ve bazı insanlar buna hazır olduklarını sanırlar, aslında değildirler. | Open Subtitles | وبعض الناس يعتقدون ان انهم مستعدون، لكنهم ليسوا كذلك. |
Merak etme. İlk göründükleri kadar kötü değildirler. | Open Subtitles | لاتقلق انهم ليسوا سيئين كما يبدوا فى البداية |
Bu sıcak, tropikal sulara ait değildirler. | Open Subtitles | ليسوا واطنين لهذه المياه الأدفأ شبه الاستوائية |
Ama dediğiniz gibi, İnsanlar her zaman göründükleri gibi değildirler. | Open Subtitles | لكن كما قلت الناس ليسوا دائماً على ما يبدون |
Kendilerini senin dostun sanırlar, ama değildirler. | Open Subtitles | إنهم يظنون أنهم أصدقاؤك ولكنهم ليسوا كذلك |
Unutma, tavuklar çok akıllı değildirler ama son derece paranoyaktırlar. | Open Subtitles | تذكّر: إنّهم ليسوا أذكياء، لكنّهم يصدرون ذعراً كبير. |
Ama suçlular sandıkları kadar zeki değildirler. | Open Subtitles | ولكن المجرمين ليسوا أذكياء بالدرجة التي يتوقعونها |
Karşılaştığım misyonerlerin yarısı göründükleri gibi değildirler. | Open Subtitles | نصف المبشرين الذين أقابلهم ليسوا كما يبدو عليهم. |
Bu insanlar, modern olma girişimlerinde başarısızlığa uğrayan, hoş ve renkli ve sanki bir doğa yasası sayesinde kaderlerinde yok olmak olan insanlar değildirler. | TED | هؤلاء الناس هم ليسو محاولات فاشلة للتجديد طريفة وملونة ومعدّة لتختفي بعيداً وكأنها من قانون الطبيعة |
İnsanlığın bu sayısız sesleri başarısızlığa uğramış olan yeni ve modern olma çabalar değildirler. | TED | هذه الأصوات البشرية التي لا تعد ولا تحصى ليست محاولات فاشلة للتجديد أو فاشلة للمعاصرة |