"Sık sık yaşamın, yaşamaya değmeyecek kadar değersiz olduğu hissine kapılıyor musunuz?" | Open Subtitles | هل يُخامرك كثيرا الشعور بأن الحياة لا تستحق أن نعيشها؟ |
Senin gibi olup tartışmaya değmeyecek şeyler konusunda kavga eden biri olmaktansa nazik olmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا أفضل أن أكون لطيف على أن اكون مثلكِ دائماً ما تدخلين في شجارات على أمور لا تستحق أن نتشاجر عليها أصلاً |
İnsanları katletmeye değmeyecek şeyler. | Open Subtitles | أمور قد لا تستحق إرتكاب مذبحة للشعب لأجلها |
Bu çocuğun senin için yüzüne bakmaya bile değmeyecek biri olduğunu anlat. | Open Subtitles | أخبري هذا الشخص بأنه ليس جيد بما فيه الكفاية لتنظري إليه |
Bu çocuk senin için yüzüne bile bakmaya değmeyecek biri. | Open Subtitles | أخبري هذا الشخص بأنه ليس جيد بما فيه الكفاية لتنظري إليه |
Doktorun demek istediği Bess bazen bazı durumlarda yaşamaya değmeyecek bir hayattansa ölmek çok daha iyi olabilir. | Open Subtitles | ...الطبيب يعني ...أن، هناك، أحياناً... في بعض الحالات الحياة لا تستحق أن نحياها |
Uğruna ölmeye değmeyecek, işe yaramaz bir toprak parçası için kavga ederken, çok fazla iyi insanı kaybettik. | Open Subtitles | لقد فقدنا الكثير من الصالحين في التقاتل... على بقعة أرض عقيمة لا تستحق الموت في سبيلها |
Beni bahsetmeye bile değmeyecek saçma sapan şeyler ile suçlayarak. | Open Subtitles | باتهامي بأمور سخيفة لا تستحق حتى الذكر |
Tweetlemeye değmeyecek şeyleri tweetleyen birisin! | Open Subtitles | أنت تغرد بأشياء لا تستحق التغريد |
...olguya peşinden koşmaya değmeyecek kadar ender rastlanır. | Open Subtitles | إنها لا تستحق المتابعة كثيراً |