Rüzgâr iyi, gemi batmıyor, denize düşen kimse de yok. | Open Subtitles | فهذه حمولة جيدة تغرق ولا يوجد رجل على ظهر المركب |
Sen, uh, eldivenlerini giymemişsin, parmakların tetikte değil, ve namluda mermi de yok. | Open Subtitles | لا ترتدي القفازات وأصابعك ليست على الضاغط ولا يوجد رصاص في مشط الذخيرة |
Güya Çinli ama Çin'den hiç tanıdığı yok. Ailesi de yok. | Open Subtitles | لقد أتت من الصين, لا أحد يعرفها و ليس لديها عائلة. |
Ve hiç kimsenin bunu çalabilme ihtimali de yok. | Open Subtitles | ولا توجد أي فرصة لاي شخص ليسرقت هذه أيضا |
Sudan kimseyi çıkarmamışlar. Kimliği belirsiz zenci de yok. | Open Subtitles | لم يُسحب أي أحد من الماء ولا وجود لشخص مجهول من السود أيضاً. |
Sorularına cevap arıyorsan, ben de yok. | Open Subtitles | إذا كنت تبحث عن أجوبة، ليس لدي أي. |
Ve uyuşturucu izi de yok, yani buraya taşınmış, ama kafesin içinde değil. | Open Subtitles | ولا يوجد علامات مخدرات إذاً تم حملها إلى هنا، لكنها ليس في القفص |
Saat yok, ip yok, bir örtü de yok. | TED | حيث لا يوجد هناك ساعة، ولا يوجد هناك حبل، ولا يوجد هناك ملاءة. |
Hayır, donanma yardım edemez. Yeterince hazır deniz piyadesi de yok. | Open Subtitles | لا البحرية لن تستطيع مساعدتنا ولا يوجد هناك قوات كافية من المارينز على أهبة الاستعداد |
Fazla yer de yok. Biraz içli dışlı olmamız gerekir. | Open Subtitles | ولا يوجد مساحة كبيرة سنكون بضيق في الداخل |
Eşleşti mi? Hayır. Sabıkalı sisteminde de yok. | Open Subtitles | سلبي , ولا يوجد في سجل الدم الجنائي أيضاً |
Hiç kimse yok. Burdan başka gidecek bir yeri de yok. | Open Subtitles | لا يوجد لها احد , ولا يوجد لها مكان اخر تذهب له |
Kafatasının içinde ışık yok, ses de yok. | TED | ليس هناك أضواء داخل الجمجمة. و ليس هناك صوت أيضا. |
Yüzünü şöyle böyle gördünüz ve şahidiniz de yok. | Open Subtitles | رأيت وجهه من غير المحتمل و ليس لديك شهود |
Çok çalıştığın için birden fırlamış olabilir, ...ve kas hasarını gösteren başka belirti de yok zaten. | Open Subtitles | لكن يمكن أن ينتج ذلك من العمل المرهق ولا توجد لديك اي مؤشرات على أضرار عضليه |
Yeteneği de yok, ama yaşlı bir eşek misali uzun süredir bu işte olduğu için, artık başka bir şey yapmak için uğraş vermiyor. | Open Subtitles | و ليس لديها حتى الموهبة لكن ، كحمار عجوز فقد استمرت فى هذا الطريق لوقت طويل جدا |
Son gözetimlere göre çitin dışında sıra dışı ya da artan bir hareketlilik de yok. | Open Subtitles | ولا وجود لعلامة نشاط غير طبيعي خارج السياج وفقاً لمراقبينا |
- Galiba hiç bir yeteneğim de yok. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس لدي أي موهبة |
Unutma, bisiklet yoksa iş de yok. | Open Subtitles | تذكر .. إن لم يكن لديك دراجة فليس هناك عمل |
Çocuklarının hepsi evli, hisse senedin de yok sevgilin falan da yok. | Open Subtitles | فأطفالك جميعهم متزوجون، وأنت لا تملك أسهم وأنت أيضاً لا تملك عشيقة. |
Aile yakınınız yok. Anne ve babanız birkaç yıl önce ölmüşler. Kardeşiniz de yok. | Open Subtitles | ليس لديك أيّ عائلة، والديك متوفّيان منذ بضع سنوات، وليس لديك أي أشقّاء. |
Yıllar boyunca altından kalkacak sermayemiz de yok. Yok işte. | Open Subtitles | وليس لدينا امكانية مالية للمُضي فيها قدماً ببساطة ، لايمكننا |
Evi yanmış. Yedi çocuğu var ve hiçbir güvenceleri de yok. | Open Subtitles | لقد احترق ، إن لها سبعة أطفال وليس هناك تأمين لها |
Daha fazla paralı moruk muhabbeti de yok, tamam mı? | Open Subtitles | ولا مزيد من الكلام عن الأب المدلع، إتفقنا؟ |
Annesinin evi şehir dışında... ve pazar günleri tren de yok. | Open Subtitles | إنها تعيش في الريف و لا يوجد قطار لهذا الأحد |
Lastiğim patladı. Yedeğim de yok. | Open Subtitles | يوجد ثقب بالإطار ولا املك إطاراً إضافياً |
Savunma Bakanlığında John Reese adında bir çalışan yok DSS'de de yok, hiçbir sektörde yok. | Open Subtitles | لا يوجد اي شخص باسم جون ريس في وزارة الدفاع و ليس في مكتب التأمينات، ولا في أي قطاع |