Bu da onları kara ve Deniz yoluyla sınırı geçebilmek için insan kaçakçılarına hayatlarını emanet etmek zorunda bırakır. | TED | ما يعني أنهم غالبا سيسافرون فقط عبر البحر أو البر وقد يضطروا أن يتعاملوا مع مهربين لمساعدتهم على عبور الحدود. |
Yani en son kamyonlarını patlattıktan sonra belki sevkiyatı Deniz yoluyla yapmak istemişlerdir. | Open Subtitles | أعني، في المرة الأخيرة قد قمنا بمصادرة شاحناتهم، فلذا يقومون الآن بنقلها عبر البحر. |
Duyduğuma göre yüz sene evvel Deniz yoluyla Avustralya'dan gelmiş. | Open Subtitles | عبر البحر من أستراليا، أنا سمعت ذلك فهي... |
Ama tersine, Deniz yoluyla Suriye limanlarından... | Open Subtitles | لكنه انتقل عن طريق البحر من المرافئ السورية |
Sık bölgeler ise, Deniz yoluyla aşılabilecek durumdaydı. | Open Subtitles | ...الدغل كثيفاً متشابكاً على أية حال حتى الأدغال المتشابكه يمكن دائماً أجتيازها عن طريق البحر |
Deniz yoluyla Mısır'a gidebiliriz. | Open Subtitles | و يمكننا الذهاب عبر البحر إلى مصر |
Ve Deniz yoluyla Mısır'a gidebiliriz. | Open Subtitles | و يمكننا الذهاب عبر البحر إلى مصر |
Deniz yoluyla ulaşım hazır. | Open Subtitles | "تجهيزات نقلنا عبر البحر جاهزة" |
Deniz yoluyla 22 saatte Imjin Nehrine varırlar. | Open Subtitles | عن طريق البحر يمكن أن يصلوا إلى نهر "إمجين" في 22 ساعة |
- Hastaneye Deniz yoluyla gidebilir miyiz? | Open Subtitles | -هل يمكن أن نصل إلى المستشفى عن طريق البحر |
50 yıl boyunca Alman yayılmacıları Almanya'nın Deniz yoluyla ihracata olan bağımlılığını sona erdirmek için bu bölgeye gözlerini diktiler. | Open Subtitles | عـلى مـدى خمسون عاماً، نظر التوسعيون الألمان لتلك المنطقه على أنها قادره على تحرير (ألمانيا) من الأعتماد على الأستيراد عن طريق البحر |