Ben, Denver'a gitmek istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أُريدُ إلى إذهبْ إلى دينفير. |
Sen de Denver'a dönüp, nakit parayı toparlayacaksın. | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَعُودَ إلى (دينفير)ِ ونبدأ فى وضِعُ هذا المال معاً |
Siz Denver'a dönene kadar bununla ilgili bir şeyler bulurum. | Open Subtitles | نعم سوف أحصل على إجابة لك في الوقت الذي ستعود به إلى دنفر |
Emin ol, mektuplar, telgraflar yolladık hatta Denver'a bile gittik. | Open Subtitles | وثق بي, لقد أرسلنا رسائل برقيات, نحن حتى ذهبنا إلى دنفر |
Onu oradan çıkarabilirsem belki biz de Denver'a gideriz. | Open Subtitles | إن أستطعت أخراجها , ربما نستطيع الذهاب إلى دينفر , أيضاً |
Denver'a gitmek için kamptan zaten hemen hemen geçmek zorundayız. | Open Subtitles | عملياً يجب علينا المرور بالمخيم لنصل إلى دينفر على أي حال |
O zamandan beri, peşindeyim Chicago'dan, Denver'a, Salt Lake City'ye Phoenix'e kadar ve hep bu kravatı takıyorum çünkü motivasyonumu koruyor. | Open Subtitles | من شكاغو الى دنفر الى مدينة البحيرة المالحة الى فونكس ، ومنذ ذلك الحين وانا ارتدى هذه الجرافت لأنها تبقيني متحفزا |
Ben ve Jeannie Denver'a döndüğümüzde bendekini sana gönderirim. | Open Subtitles | عندما نعود أنا و جينى الي دينفر سوف أُرسل لك نسختي |
Denver'a gidiyorsun? | Open Subtitles | سنذْهبُ إلى دينفير |
Ee Denver'a ne zaman dönüyorsun? | Open Subtitles | إذاً متى ستعودين إلى دينفير ؟ |
Tavuk yemem için illâ Denver'a mı gitmem lazım? | Open Subtitles | تعني أن عليّ أن أقود كل الطريق إلى دنفر للحصول على الدجاج؟ لا! |
Anneme de olduğunu öğrenmek için Denver'a geldim. | Open Subtitles | . أتيت إلى "دنفر" كي أعرف ماحصل لأميّ بالضبط |
Sen iyileşirken, cebinden fotoğrafla adresi alıp Denver'a döndüm. | Open Subtitles | لذا، بينما كنت تتعافى أخذت الصورةو العنوان من محفظتك . "و عدت إلى "دنفر |
- Denver'a 9:15'te uçuş var. | Open Subtitles | هناك رحلة في الساعة 9: 15 إلى دينفر |
Denver'a 226 sayılı uçuş kalkışa hazır Kapı 33-D. | Open Subtitles | الرحلة 226 المتجه إلى "دينفر" تستعدللقلاع البوابة 33-د. |
- Sen de gittin. - Evet. Ondan sonra ben... ben Denver'a gittim ve zaman geçtikçe ilişkilerden tamamen uzak duracağıma yemin ettim. | Open Subtitles | نعم، وبعدها ذهبتُ إلى "دينفر" وأقسمتُ على نفسي بالتخلي عن العلاقات |
Grant bana bir zarf verip biri, Denver'a gittiginde açmami söylemisti. | Open Subtitles | جرانت اعطانى مغلف قال لو اى احد كان ذاهب الى دنفر على ان افتحه |
O günden beri Chicago'dan Denver'a, Salt Lake City'ye hatta Phoenix'e kadar peşini bırakmadım. | Open Subtitles | ارسل لي هذه الجرافت ومنذ ذلك الحين وانا خلفه من شكاغو الى دنفر الى مدينة البحيرة المالحة |
Diğerlerinin yaptıkları yolculuklarla gösterdikleri cesaretle ve göğüsledikleri zorluklarla kıyaslandığında benim Denver'a yaptığım yolculuk çok önemsizdi. | Open Subtitles | رحلتي الي دينفر,علي سبيل المثال كانت بلا معالم تماماً مقارنةً بالرحلات التي قام بها هؤلاء |
Şef Carrol' ve ekibinin yarısını Denver'a gönderdim. | Open Subtitles | لقد تركت الرئيس كارول ونصف رجال القسم يذهبون الي دينفر |