Bu tuhaf şekilli ağaçlar, gövdelerinde su depolamak üzere gelişmişler. | Open Subtitles | تطورت هذه الأشجار غريبة الهيئة على تخزين الماء في جذوعها |
İki hafta yetecek enerjiyi akülerde depolamak ise uygulanabilir bir şey değil. | TED | حتى لو أردنا تخزين طاقة تكفي لأسبوعين فى بطاريات، فهذا ببساطة ليس أمراً عملياً |
Bu ağaçları evinde depolamakla, benzin depolamak arasında bir fark yok. | Open Subtitles | تخزين هذه الأشجار في مسكن خاص و كأنك تخزّن البنزين. |
Bilgisayarlar ikili kodu kullanır çünkü bu veri depolamak için güvenli bir yöntemdir. | TED | أجهزة الكمبيوتر تستخدم النظام الثنائي لأنه وسيلة يمكن الاعتماد عليها لتخزين البيانات. |
Güneş kulelerinde, fazla olan ısıyı depolamak için büyük erimiş tuz veya yağ depoları kullanılabilir ve gerektiğinde kullanılmalıdır, çünkü elektrik üretimini düzenlemek için, artıp azalan parlaklık sorunuyla bu şekilde başa çıkılır. | TED | في الأبراج الشمسية، يمكن استخدام خزانات ضخمة من الملح أو الزيت لتخزين أي حرارة زائدة واستخدامها عند الحاجة، لذا، فهذه هي طريقة التعامل مع مشكلة تذبذب الإشعاع الشمسي الذي يقلل من الإنتاج الكهربائي. |
Dönüş yolculuğunda tehlikelerle yüzleşip, zirvelerin güvenliliğine dönmeden önce bu zengin tuzları depolamak için bir kaç gün daha burada kalacak. | Open Subtitles | سيبقى لبضعة أيام يخزّن الأملاح في هذا التراب الغني قبل مواجهة رحلة العودة الخطيرة |
Bu bitkilerin ürettiği tohumları depolamak isteyen kemirgenler bir taşıma sorunu yaşar. | Open Subtitles | أى حيوان قـارض يريد تخزين البذور الصغيرة جداً للنبات .. مثل هذه يواجه مشكلة نقلها |
Buradaki sıcaklık, şarap depolamak için çok elverişli. | Open Subtitles | إنه ذو درجة حرارة مثالية لـ تخزين الخمور |
Üretimde verim düşüyor ve atıkları yeraltında depolamak gerekiyor. | Open Subtitles | معدل الإنتاج يسقط ونحن بحاجة إلى تخزين النفايات تحت الأرض |
"...depolamak, alıkoymak, sahiplenmek, elinde bulundurmak, kullanmak ya da kullanmakla tehdit etmek yasadışıdır." | Open Subtitles | تلقي , تخزين ,الاحتفاظ امتلاك او استخدام او التهديد باستخدام اسلحة كيميائية |
Tatlım, eşyalarını depolamak yerine... bağışlamak istediğine emin misin? | Open Subtitles | عزيزتي، أواثقة أنك لا تريدين تخزين لوازم الأعمال اليدوية عوض التبرع بهم؟ |
bir karşılığı vardır. Mayt-karşıtı arılar yetiştirmeyi başardılar ama bu süreçte arılar kibar davranmak ve bal depolamak gibi bazı davranışlarını kaybettiler. Problemin üstesinden gelebilmek için araştırmacılar, ticari arıcılarla işbirliği yapıyorlar. | TED | حيث ينجحون في تنشئة نحلات مقاومة للعت لكن هذه العملية تفقد النحل بعض المزايا مثل ليونتها وقدرتها على تخزين العسل وللتغلب على هذه المشكلة يقوم الباحثون بالتعاون مع نحالين تجاريين |
Serrat'ın mallarını bir yere depolamak zorundaydık. | Open Subtitles | وجب علينا تخزين أغراض "سيرات" في مكان ما |
Özellikle düzenlemeler artık ödemeleri kısmaya yönelik ödüllendirilme yönündeyken, yatırımlar talebi karşılama, verimlilik, yenilenebilir materyaller ve birleşik üretim konularına yönelmekte ve bunları bir araya getirerek görece daha az ulaşım ve elektrik depolamak için masrafa girmeye çalışmakta. | TED | و مع ذلك, وخاصة حيث يقوم المنظمون الآن ,بخفض أسعار فواتيرك بدلاً من مكافاة تلك المؤسسات بدأت تتحول الإستثمارات بشكل جذري نحو الكفاءة و استجابة الطلب و التوليد المشترك للطاقة و مصادر الطاقة المتجددة مع وسائل تربطها فيما بينها بشكل موثوق مع انتقال أقل و تخزين الطاقة الكهربائية بكميات قليلة |
Kış için yemiş depolamak gibi. | Open Subtitles | تماماً مثل تخزين الجوز للشتاء |
Hobileri: Kadınları formaldehit içinde depolamak. | Open Subtitles | تخزين النساء في محلول الفورمالدهايد" |
Ancak, Güneş panelleri açısından, fazla enerjiyi ekonomik biçimde depolamak için mevcut bir yöntem yok. | TED | لكن في حالة الألواح الشمسية، فلا توجد حاليا وسيلة ما لتخزين الطاقة الزائدة بتكلفة معقولة. |
Bu yüzden arazilerimizin ve alanlarımızın neredeyse yüzde 30'unu bu büyük çelik parçaları depolamak için kullanıyoruz. | TED | وهكذا ، تقريبا 30 في المئة من أرضنا و مجالنا . يستخدم لتخزين هذه الكتل من الصلب .. |
Hedge onu seri numara depolamak için kullanabilir ve ihtiyaç duydukça yeni bir tane ile yerini değiştirebilir. | TED | يمكن لهيدج أن يستخدمها لتخزين رقم تسلسلي واستبداله برقم جديد حسب ما يحتاج. |
Hedge her yığındaki harfleri sayabilir ve bunları bir sözlük olarak düzenleyebilir, bu bilgi depolamak için düzenli bir yoldur. | TED | يمكن لهيدج أن يقوم بعد الأحرف بكل حزمة ويرتبها ضمن معجم، والتي تعتبر طريقةً مرتبةً لتخزين المعلومات. |
Burası, bir seri laboratuvarı, tıbbi tesisleri ve büyük miktarda DNA'yı depolamak için hazırlanmış sistemleri barındırır. | Open Subtitles | بها سلسلة من الوحدات المختبارتية والطبية. نظام متطور لتخزين كميات هائلة من الحامض النووي. |
Birkaç hafta önce Bob adında sessiz ve normal birine kiraladığını söyledi. Eşyalarını depolamak istediğini söylemiş nakit ödemiş. | Open Subtitles | إلى رجل هاديء طبيعي التصرّف يدعى (بوب) قال أنه يريد أن يخزّن بعض المعدات، ودفع نقداً |