Ve o zamanlar, Depresyonla ilgili çok az şey biliniyordu. | TED | وفي ذلك الوقت، لم يكن الأطباء يعرفون الكثير عن مرض الاكتئاب |
Kesikler Depresyonla açıklanabilir. Depresyon da tacizle açıklanabilir. | Open Subtitles | الاكتئاب يفسر الجروح و الانتهاك يفسر الاكتئاب |
Depresyonla ilgili olsaydı annem asla okumazdı. | Open Subtitles | لا أظن أن أمي كانت ستقرؤها إن كانت تتكلم عن الاكتئاب |
Sadece benim görebildiğim hayatta, kim olduğum, gerçekten olduğum kişi, yoğun Depresyonla mücadele eden birisi. | TED | في الحياة التي أراها أنا فقط وما أنا حقا عليه هي أنني شخص يكافح بإستمرار ضد الإكتئاب. |
Ve depresyon belirtileri soyut olduğundan iyi görünmesine rağmen Depresyonla boğuşan birini anlamak zordur. | TED | ولأن أعراض الإكتئاب غير مادية، فمن الصعب معرفة من قد يبدو بأنه بخير ولكنه في الحقيقة يعاني، |
Depresyonla ilgili bazı deneyimleri olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذا يوحي بأنّ لها خبرة الشخصية مع الإكتئاب |
Depresyonla karışık sosyal anksiyete bozukluğu. | Open Subtitles | اضطراب القلق الاجتماعي مختلطا مع الاكتئاب |
Personelin Depresyonla mücadelesi için daha fazla çalışmalıyız. | Open Subtitles | نحتاج للتقرب للموظفين" "أكثر بشأن الاكتئاب |
Personelin Depresyonla mücadelesi için daha fazla çalışmalıyız. | Open Subtitles | نحتاج للتقرب للموظفين" "أكثر بشأن الاكتئاب |
Sana Depresyonla alakalı birkaç şey anlatayım. | Open Subtitles | يمكنني إخبارك بعض الأشياء عن الاكتئاب |
Fark ettiniz mi bilmiyorum Bay Beaumont ama kız kardeşim lupus olduğu için falan bir süredir Depresyonla mücadele ediyordum ama bu SEB tecrübesi sayesinde yeni bir bakış açısı kazandım diyebilirim. | Open Subtitles | أدركت سيد بومينت كنت أعاني من الاكتئاب on account of my sister's lupus and so forth, but |
Depresyonla başa çıkma yollarıyla ilgili. | Open Subtitles | تركّز على طرق مواجهة الاكتئاب |
dedim. Pazar günü aynı konferansta, kocası beni kenara çekti, ve dedi ki, "Karım pek öyle biri olduğumu düşünmez eğer bilse, fakat şu Depresyonla baş etmeye çalışıyorum ve bazı ilaçlar alıyorum, ve ne düşündüğünü merak etmiştim?" | TED | في يوم الأحد من نفس المؤتمر، أخذني زوجها في حديث جانبي، و قال: "إن زوجتي لن تعتقد أنني رجل كفاية إن علمت بهذا الأمر، لكني أعاني من هذا الاكتئاب و أنا أتناول دواء معين، و إنني أتسائل عن رأيك بخصوص ذلك؟" |
(Gülüşmeler) Mutlu insanlara ayrımcılık yaptığımı anlayınca er geç bıraktım tabi. (Gülüşmeler) Depresyonla savaşmaya sekiz yaşımdayken başladım, onlarca yıl sonra sürpriz bir şekilde kazanmaya başladım. | TED | (ضحك) وتوقفت مؤخراً عن التمييز ضد الأشخاص السعداء، (ضحك) بدأت بمحاربة الاكتئاب عندما كان عمري 8 سنوات، ولدهشتي، بعد عدّة عقود، بدأت أفوز. |
Amerikada yetişkinlerin neredeyse %10'u Depresyonla mücadele etmektedir. | TED | في الولايات المتحدة، حوالي 10% من البالغين يعانون من الإكتئاب. |
Çocuk, annesinin Depresyonla savaştığını söyledi. | Open Subtitles | الفتاة قالت أن والدتها عانت من الإكتئاب |
O halde kişi Depresyonla mücadele etsin diye üretilmiş bir ilacı alıyor, ...bu ilaç da depresyonu daha da şiddetlendirerek intiharı düşünmeye sevkediyor. | Open Subtitles | إذاً الشخص الذي يتناول عقاراً صمم لمعالجة الإكتئاب عوضاً عن ذلك يقوم بزيادةِ ذلك الإكتئاب مما يؤدي إلى التفكير في الإنتحار |
Depresyonla alakalı bir şeydi. | Open Subtitles | كان يجب أن يوجد شيء لعلاج الإكتئاب |
Evet Tom Scavo, Depresyonla savaşıyordu ama şimdi çok daha büyük bir savaşı vardı hem de karısıyla. | Open Subtitles | .. نعم كان (توم سكافو) يكافح الإكتئاب ولكنه أضحى الآن في معركة .. أصعب |