Barbra'nın duygusal derinliğinden yoksundu. | Open Subtitles | كنتي تفتقري تماما إلى عمق باربرا العاطفي. |
İzlerin derinliğinden hareketle içinde ağır bir şeyler olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | إذا حكمنا من خلال عمق المسارات أنا أقول أنّها كانت تقلّ شيء ثقيل |
Evet çünkü vücudun baskısıyla yara derinliği bıçağın derinliğinden daha fazla olabilir. | Open Subtitles | أجل، بسبب الضغط عند الضرب، عمق الإصابة قد يكون أطول من طول النصل |
Bıçak yaralarının derinliğinden kemiklerdeki izlerin oluşması için ne kadar güç gerektiğini Newton metre olarak söyleyebiliriz. | Open Subtitles | من عمق الطعنات- يمكننا تحديد القوه التقريبيه المطلوبه كنيوتن/متر لعمل إصابات كالتى نراها على العظام |
"New York Times", kadın karakterlerimin derinliğinden övgüyle söz ediyor. | Open Subtitles | "في "نيويورك تايمز أثني على عمق شخصياتي من الإناث |
Karanlığın derinliğinden sesleniyor bana. | Open Subtitles | تناديني من عمق الظلام. |