Silah deriyi temizlediğinde başparmakla çekiene ve noktaya geri dönersiniz. | Open Subtitles | بينما يخرج المسدس من الجلد ابهامك خلف صمام الأمان وتشير |
Böcekler kulak içi gibi yerlere konsantre olmuşlar, buralardaki deriyi delip, yemeklerini emebiliyorlar. | Open Subtitles | تركز الحشرات على مناطق مثل داخل الأذن حيث يمكنهم ثقب الجلد وامتصاص وجبتهم |
Yüz nakli, muhtemelen yanık hastalarında deriyi yenisiyle değiştirmek açısından bir role sahiptir. | TED | لزراعة الوجه قاعدة ربما في المرضى الذين يعانون حروقا لاستبدال الجلد. |
Şimdi yapacağım, deriyi, kasları, kemikleri soyup sadece birkaç iç organı bırakmak. | TED | ما سأقوم بفعله هو سأقوم بقشر الجلد و العضلات، والعظام، فقط لرؤية بعض الأجهزة الداخلية. |
Dünyamızda, müzelerde kemiklerden deriyi yiyip temizleyen etobur böcekler, | TED | هناك الخنافس نابشة القمامة التي تلتقط الجلد واللحم وتنزعه عن العظام في المتاحف |
Sonunda bu çok katmanlı deriyi alıp daha kısa süre ve daha az kimyasal tabaklama sürecinden geçirerek deriyi oluşturuyoruz. | TED | وأخيراً، نأخذ هذا الجلد متعدد الطبقات وعن طريق عمليات كيميائية و دباغة قليلة نتحصل على الجلود. |
Ve bu malzemeyi, deriyi, temelden yetiştirdiğimiz için, özelliklerini çok ilginç şekillerde kontrol edebiliriz. | TED | و لأننا نتدخل في عملية صناعة هذا الجلد من البداية إلى النهاية يمكن أن نتحكم بخصائصه بطرق مثيرة جداً للاهتمام. |
Sonra sağda gösterilen sentetik deriyi tasarlamak için matematiksel dönüşüm yaptık | TED | بعدها نقوم بعمل تحويل حسابي لتصميم الجلد الإصطناعي كما هو موضح على اليمين |
İşte buradaki bir 'protocell' ve gayretle bu deriyi değiştiriyor. | TED | هنا ، وهذا هو بروتسايل ، وهي تسقف هذا الجلد بقوة. |
deriyi kaldırın, o kişiye dokunulduğunu aklınızda deneyimlersiniz.. | TED | أزل هذا الجلد وسوف تشعر بتلك اللمسة في دماغك |
Tuzlu su sürsünler. deriyi sertleştirir. | Open Subtitles | اذا لابد أن يستخدموا المحلول المحلى انه يقوى الجلد |
deriyi soyduğunuzda, üç tabakayı da, "kas"a ulaşırsınız organları bir yana ayırın, kemiğe doğru ulaşın, o zaman ne yaparsınız? | Open Subtitles | حين تخترقون الجلد و العضلات و تنحون الأعضاء جانباً لتصلوا إلى العظام ، هل تعرفون ماذا تفعلون ؟ |
Rüyamda yüzümdeki deriyi yırttığımı ve altında başka birinin olduğunu gördüm. | Open Subtitles | حَلمتُ أنا مزّقتُ كُلّ الجلد مِنْ وجهِي وكَانَ هناك شخص آخر تحته. |
Parmak uçlarındaki deriyi sıyırıyormuş. | Open Subtitles | لقد قطع الجلد من مقدمة أصابعه لهذا لم نستطع العثور على 000 |
Parmak uçlarındaki deriyi sıyırıyormuş. Evinde hiç parmak izi bulamamızın nedeni bu olmalı. | Open Subtitles | لقد قطع الجلد من مقدمة أصابعه لهذا لم نستطع العثور على |
Ayaklarının altındaki ölü deriyi temizleyen şey de var. | Open Subtitles | وهذا شيءِ الصخرةِ الذي يَقْشطُ كُلّ الجلد الميت مِنْ قاعِ أقدامِكَ. |
deriyi su geçirmez hale getirmek için üstüne su böyle dökülür. | Open Subtitles | هكذا يوضع السيليكون على الجلد لجعله مقاوم للماء |
deriyi koklamanı istiyorum konsole bir daha bak .ve bana bu arabayı istemediğini söyle. | Open Subtitles | ؟ أريدك أن تشم الجلد خذ نظرة تجاه الطبلون |
Çevresindeki ölü deriyi düzleştirin, bastırın. | Open Subtitles | اجعلي البشرة المتصلبة رقيقة، اضغطي. اجعلي البشرة المتصلبة رقيقة، اضغطي. |
İki elinizle sıkıca kavrayıp deriyi, başın yukarısına doğru çekin. | Open Subtitles | وبعد ذلك، يُدركُ بِحزم بكلتا الأيدي. . . تَسْحبُ الجلدَ |
Kum banyosu cildi gençleştiriyor. Ölü deriyi döküyor. | Open Subtitles | فحمّام الرمال يعيد الشباب للجلد المترهل. |
Ama yaptığın idmanlar çene altındaki deriyi sıkılaştıramaz. | Open Subtitles | لكن الجرشَ لا يَستطيعُ شَدّ الجلدِ تحت ذقنِكَ. |
Onun deriyi soymak istediğini biliyorum. | Open Subtitles | حَسناً، أَعْرفُ بأنّها أرادتْ a قشرة جلدِ. |