Buradaki temiz kısım, üste gelmiş olmalı ve koyu kısım, deriyle temas eden yer olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّ الجزء النظيف هنا حدث عند التداخل والجزء المظلم عند الإلتصاق على الجلد |
Ben de yapay polimer deriyle ilgili buna benzer bir çalışma yapmıştım. | Open Subtitles | لقد قمت ببحث مبنى على الجلد البوليمرى البديل |
deriyle ilgili kızıl felaketlere yabancı değilim ben de. | Open Subtitles | أنا لست غريباً على الجلد القرمزي الذي يُلهب البشرة |
Hayır. Ama isterseniz, sizin ağzınızı seve seve deriyle tıkarım. | Open Subtitles | كلا , لكن إن كنت تحب ذلك سأحشو فمك بالجلد |
Duvarlarımın siyah deriyle kaplı olduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أتذكر أن جدران غرفتي كانت مغطات بالجلد الأسود. |
Birkaç defa çok garip yara izleri olan bir kumarhane yöneticisiyle çıkmıştım. Uzatmayayım, bana eski bazı dövmelerinden çok utandığını söylemişti. Ve onları kopya deriyle kapattırmış. | Open Subtitles | انا ذهبت الى احد الملاهى مرتين ورأيت ان ازالة تلك الاوشام يترك العديد من الندب اذن لابد انه قام بتغطية اثار ازالة الوشم بجلد جديد |
Ve üzerleri, okların ya da taşların delip geçemediği bir deriyle kaplı. | Open Subtitles | وهم مغطون بجلدٍ حتى أسهم الحجر لا تخترقها |
Geyik derisini yüzmek için farklı bir tekniği var deriyle kası ayırmak için hava kompresörü kullanıyor. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على هذا سَلْخ الأيِّلِ التقنية التي إستعمالات ضاغط جوي سَيَفْصلُ الجلد مِنْ العضلةِ. |
Adamın birinin, taşaklarını deriyle örttüğü bir tane vardı mesela. | Open Subtitles | وكان له هذا واحد حيث يلتف هذا الرجل الكرات له في الجلد. |
Yengeçler iguananın sırtındaki ölü deriyle beslenir ve karşılığında temizleme hizmeti sunarlar. | Open Subtitles | تغتات سرطان البحر على الجلد الميت على ظهر الإغوانا وبدورها، تقدم خدمة تقشير مرحب بها. |
deriyle temas etmesi ve içeri sızması ile ünlü ... ve eğer içeri girmeyi becerebilirse... | Open Subtitles | ويكون تأثيرها عندما تلامس الجلد ... وخلاصة جذور النبات |
- Gevrek olsun diye deriyle et arasında hava basmak gerekir. | Open Subtitles | - اجعلها متموجة- عليك ضخ الهواء بين الجلد واللحم |
Lechon yerken ilk lezzet testi, deriyle olur. | Open Subtitles | \u200fحين تأكل الخنزير المشوي، \u200fيكون أول اختبار للمذاق هو الجلد. |
Hodgins'in tetikte bulduğu deriyle ilgili bilgi geldi. | Open Subtitles | لديّ معلومات حول الجلد الذي وجده (هودجينز) على الزناد -حقًا ؟ |
Ama isterseniz, sizin ağzınızı seve seve deriyle tıkarım. | Open Subtitles | كلا , لكن إن كنت تحب ذلك سأحشو فمك بالجلد |
Önemli bir yarışmadan önce deriyle çalışmayı severim. | Open Subtitles | قبل المنافسه الكبيرة احب العمل بالجلد الامريكيون دائماً يقولون |
Senin dışın kürkle kaplı, benimki ise deriyle. | Open Subtitles | لكنك مغطى بالفراء. وأنا مغطى بالجلد. |
Bedenimin tamamı sem sert bir deriyle kaplı. | Open Subtitles | جسدي بالكامل مغطّى بجلد مُقوّى. |
Ve üzerleri, okların ya da taşların delip geçemediği bir deriyle kaplı. | Open Subtitles | وهم مغطون بجلدٍ حتى أسهم الحجر لا تخترقها |
Tek bildiğim deriyle kaplı sosisliyi yalamak gibi olduğuydu. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أن الأمر أشبه بمصّ قطعة نقانق ملفوفة في قلفة |