Çürük dişli. | Open Subtitles | كان لديه اسنان مسوسة بعد الشر عنك طبعا يا عزو : |
Muhtemelen, birbiri düzen terli ve berbat dişli Avrupalılarla doludur. | Open Subtitles | ربما مملوء بالأوربيون الجميليين بأسنان سيئة يمارسون الجنس فيمّا بينهم |
Çürük dişli ufak kız arkadaşın ile kaldın şimdi. | Open Subtitles | اذاً ، أنت عالق مع صديقتك الصغيرة ذات السن الميت الآن |
Vampirlerdi diyorum size! Vampirler! Kocaman kıvrık dişli! | Open Subtitles | ،إنه كما أقول لكم، مصاص دماء مصاص دماء ذو أنياب كبيرة |
Uzun dişli hayvanlar içgüdüsel olarak deşerler. | Open Subtitles | الوحوش ذات الأنياب تبقر بطون فرائسها بشكل غريزي |
Yani kılıç dişli kaplan. | Open Subtitles | اقصد قطة كبيرة أقصد نمرة أقصد نمرة ذات اسنان كبيرة |
Bir de o garip dişli sarışın kız vardı. | Open Subtitles | ثم بعدها تلك الفتاة الشقراء التي ليدها اسنان غريبة |
Önce, sahte dişli ve daha da sahte göğüslü marka çantalı batılı yeni arkadaşlar ediniyorsun. | Open Subtitles | أولا، تحصلين على هؤلاء الأصدقاء الجدد الألمان من الجانب الغربي مع اسنان مزيفة وحتى أثداء مزيفة |
Fakat onu endişelendiren sürekli yüz şekilleri veya halüsinasyonları görüyor olmasıydı. Rosalie gibi yüzler çoğunlukla deforme olmuş, büyük dişli veya çok büyük gözlü oluyorlardı. | TED | ولكن ما ازعجها حقاً انه كانت تصيبها.. هلاوس و صور ملحّة لوجوه.. وكما مع روزالي، الوجوه كانت مشوهه بأسنان كبيرة جدا و عيون كبيرة جدا |
Mükemmel dişli, iki yetişkin dişi iskeleti istiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يريدون هيكلان عظميان لأمر أتان بالغتان بأسنان كاملة |
Beş bira içtim ve şu berbat dişli kız bile gözüme güzel gelmeye başladı. | Open Subtitles | لقد شربت خمس زجاجات من البيرة و تلك الفتاة صاحبة السن البشع بدأت تبدولي جميلة |
Seni altın dişli, altın kordonlu kızarmış tavukla ekmek yiyen maymun, şebek, şempanze. | Open Subtitles | يا ذا السن الذهبية، المقيد بأغلال ذهبية... أيها القرد آكل الدجاج المقلى والبسكويت القرد، النسناس، السمين، الجائع... |
Kısa versiyonunu anlatayım... Dışarıdaki sivri dişli şey bizi öldürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | القصّة باختصار، كائن ذو أنياب يحاول قتلنا |
Ateşten, mağaralardan, keskin dişli kaplanlardan bahsediyoruz. Onların muhabbet konusu neydi bilmiyorum, fakat konuşuyorlardı ve belirttiğim gibi konuşmanın evrilmesinde rol alan çok fazla insan var, 100 milyar kadar insan söz konusu. | TED | لقد منا نتكلم, أظن, عن النار والكهوف و النمور حادة الأنياب. لا أعرف ما تحدثوا عنه, لكنهم تحدثوا الكثير, وكما قلت, هناك الكثير من البشر يطورون الكلام حوالي مائة بليون من البشر في الواقع. |
Elveda dümdüz göğüslü, tavşan dişli kadınlar. | Open Subtitles | الى اللقاء ايها النسوه الممتلأت الصدور ذوى الاسنان الناتئه |
Kılıç dişli için DNA örneğini daha basit bir yoldan hazırlayabilirim. | Open Subtitles | لدي طريقة أبسط لتحضير الحمض النووي الخاص بالسنور ذي الأسنان السيفية |
Hadi tayfa. Şu dişli'ye eski moda bir ders verelim. | Open Subtitles | هيا يا شباب إلى ريتشيد لنرجعه إلى ما كان عليه |
Onların makinelerinde bir dişli haline gelmeni izlemek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد مراقبتك تتحول إلى ترس في آلتهم. |
Diğer türlerle en son karşılaştıklarında kılıç dişli kediler dünyada geziniyordu ve Arap yarımdası Asya'ya hala karadan bağlıydı. | Open Subtitles | آخر مرة التقوا مع غيرهم من نوعها، تجوب الارض كسيف مبارزه مسنن وشبه الجزيره العربيه لاتزال من ضمن اسيا برا |
Burada sanayiyi temsil eden kocaman bir dişli var, limanı temsil eden bir gemi var, ve kocaman bir buğday sapı mayalama sanayisine hürmetini sunuyor. | TED | يوجد تروس عملاقة ترمز إلى الصناعة و سفينة تعبر عن المرفأ ساق عملاقة من القمح. تكريماً لصناعة التخمير |
Sanırım en iyisi, San Fransisco'daki teneke dişli arkadaşımızı aramak. | Open Subtitles | أعتقد من الأفضل أن نتصل بصديقنا ذو الأسنان الحديدية في سان فرانسيسكو |
Kılıç dişli kediler, dev ayılar | Open Subtitles | قطط باسنان كالسيف ، دببة عملاقة |
Tüm Afrika'daki en uzun dişli fildi. | Open Subtitles | هذا القطيع له اطول انياب فى افريقيا كلها |
Bazen o dişli dediklerin, makinelerin daha iyi çalışmasını sağlar. | Open Subtitles | أحياناً التروس تجعل دوران الآلات أفضل قليلاً. |