Asağı baktım ve tüm insanların üzerinde dikiliyordum. | Open Subtitles | نظرت للأسفل، وكنت واقفاً على كل هؤلاء الناس |
Cesedinin önünde dikiliyordum ve elimde bir silah vardı. | Open Subtitles | كنتُ واقفاً فوق جثتها و كنتُ أحمل سلاحاً |
Barut kokusunu alabiliyordum, ama orada öylece dikiliyordum. | Open Subtitles | كان بوسعي شمّ رائحة البارود , لكن كنتُ واقفاً هناك |
Bana zarar verecek olsaydı çoktan yapardı. Tam önünde dikiliyordum. | Open Subtitles | لو كانت تودّ أنّ تأذيني لفعلت، كنتُ أقف أمامها. |
3. sınıf Matematik dersinde, sınıfın arkasında dikiliyordum. dikiliyordum çünkü zırh oturmama izin vermiyordu. | TED | في حصة الرياضيات الثالثة، كنت أقف في الجزء الخلفي للفصل، وأقف في الجزء الخلفي للفصل لأنّ الدرع لم يسمح لي بالجلوس. |
Ben de şimdi sikim elimde orada dikiliyordum kendi kendime düşünüp silkeliyorum. | Open Subtitles | لقد كنتُ واقفاً هناك، ممسكاً بقضيبي أحركهُ وأفكر بنفسي |
Bir an orada dikiliyordum. | Open Subtitles | في الدقيقة الأولى، كنت واقفاً هناك |
Çöp kovasının hemen yanında dikiliyordum. | Open Subtitles | كنت واقفاً بجانب سلة القمامة |
Orada dikiliyordum. Enoch'u bacağından vurdu. | Open Subtitles | كنت واقفاً هناك، أطلق النار على (إينوك) في قدمه |
Nobu'nun dışında aracımı beklerken caddede dikiliyordum. | Open Subtitles | كنتُ أقف في شارع خارج (نوبو)، أنتظر سيّارتي. |
Sıcak bir Florida gecesi dışarıda dikiliyordum ve okyanustan birkaç mil uzaktaydım. | TED | فقد كنت أقف بالخارح في إحدى ليالي الصيف الحارة في فلوريدا وعلى بعد أميال قليلة من المحيط. |
Günün yarısında o sandalyede dikiliyordum. | Open Subtitles | كنت أقف فوق هذا الكرسي لقرابة نصف يوم |