Aslında Galaksi'yi doğala yakın bir ses kalitesinde dinliyorlardı. | TED | لقد كانوا يستمعون فعلاً إلى المجرة بدقة عالية. |
Bir verici, ve onlar bizim söylediğimiz her şeyi dinliyorlardı. | Open Subtitles | إنه جهاز تنصت، وكانوا يستمعون لكل ما كنا نقوله |
"Etrafımda oturdular, kitabı kendileri okuyorlar, beni okurken dinliyorlardı, ve bir çeşit cennet geri gelmişti." | TED | " لقد جلسوا في الجوار، يقرأون الكتاب بأنفسهم، يستمعون لي وأنا أقرأ الكتاب، ونوع من الجنة تم إستعادتها." |
Bir galeride saklanmış kendi cenaze törenlerini dinliyorlardı. | Open Subtitles | وإختبأوا في بهو مهجور، يستمعون إلى تابينهم الجنائزي... |
Sayı istasyonları dinliyorlardı. | Open Subtitles | يستمعون لإذاعات الأعداد |
- Üstelik gerçekten de dinliyorlardı. | Open Subtitles | -وقد كانوا بالفعلِ يستمعون . -واحدٌ أو إثنين منهم . |