Saldırganla yüzleşmen hikâyeni anlatırken sana yardımcı olacaktır diye düşündük. | Open Subtitles | ظننا أن جلب القرد هنا لكيّ تواجه المعتدي سيساعد القصة |
Ne? Geçen seneki muayeneden beri ne kadar uzadıklarını görmek öğrencilerin ilgisini çeker diye düşündük! | Open Subtitles | اعتقدنا أنه سيكون من المسلي نشر مدى نمو الطلاب |
belki de buradaki olayı iki etki oluşturdu diye düşündük. | TED | وفكرنا أن ما يحدث ربما هو أن هناك قوتين. |
Alkol ve uyuşturucu çekiciliğini kaybederse daha az ilgi duyar, diye düşündük. | Open Subtitles | ظننا أنه إن أزلنا غموض المخدرات و الكحول سيقلل منها |
O nedenle, "Onları okula getirelim ve mahzende öldürelim." diye düşündük. | Open Subtitles | ففكرنا أن نستدرجهم إلى داخل المدرسة ونقتلهم داخل القبو |
Daha sonra, sizin de bildiğiniz gibi, dünyanın her tarafında yapılan, özellikle TEDx Konuşmaları başta olmak üzere binlerce konuşma var diye düşündük. | TED | ومن ثم فكرنا أن هناك آلاف المحادثات الأخرى حول الموضوع، لا سيما محادثات تيدكس، التي ظهرت في جميع أنحاء العالم. |
Oyuncuların partiye bu şekilde gitmeleri eğlenceli olur diye düşündük. | Open Subtitles | أوه الجميع ما زال يضعه، فكرنا أنه سيكون رائع للذهاب لحفل الممثلين هكذا |
Kafeteryadaki dondurma fiyatlarına nasıl 15 sent zam geldiği ile ilgili olsun diye düşündük ve-- | Open Subtitles | آه , نحن فكرنا بأن نجعلها عن كيف أسعار المثلجات قد أرتفعت لخمسون سنتاً في الكافتيريا و... |
Belki bize yardımcı olursunuz diye düşündük. | Open Subtitles | فكّرنا في أنكِ تستطيعين مساعدتنا لإيجاده |
Belki dışarı çıkıp eğlenmek istersin diye düşündük mesela dansa falan giderdik. | Open Subtitles | لقد ظننا فقط أنكِ ربما تريدين الخروج ,وتستمتعين ربما ترقصين ؟ |
Merhaba, karşı evde oturuyoruz. Hem selam verelim hem de tanışalım diye düşündük. | Open Subtitles | مرحباً، نحن نعيش في المنزل المقابل ارتأينا أن نأتي ونقدم أنفسنا |
Evet, belki bir an önce geri dönmek istersiniz diye düşündük. | Open Subtitles | نعم، أعتقدنا انكِ ربما تريدي العودة سريعاً |
Bunun yerine bir eğlence ile başlayalım diye düşündük. | Open Subtitles | بدلاً من ذلك ، إعتقدنا أنه يُمكننا البدء ببعض الترفيه |
Bir yumurtanın içindeki kimyasallardan duyarsan daha iyi olur diye düşündük. | Open Subtitles | كنا نظن أنه سيكون من الأفضل إذا سمعت الخبر من مواد كيميائية في بيضه |
Yolculuk, senin için dünyasal bir ortamda daha rahat geçer diye düşündük. | Open Subtitles | نحنُ ظننا أن الرحلة قد تكونَ أسهلَ عليكَ من تشييد المبانى. |
Kendimize biraz süre kazandırırız diye düşündük ama adli tıp elbet bulacak. | Open Subtitles | ظننا أن نكسب بعض الوقت لأنفسنا، لكن الخبراء الشرعيين سيجدونها في نهاية المطاف. |
Kanepede yatmasının sebebi sen yan odada yatarken birlikte yatsak garip olur diye düşündük. | Open Subtitles | إنه على الأريكة لأننا اعتقدنا أنه سيكون غريباً في ظل وجودك في الغرفة المجاورة |
Buradan geçerken partiyi gördük, takılırız diye düşündük. | Open Subtitles | عفواً، مررنا من هنا، رأينا الحفلة وفكرنا بالدخول |
Bunu bize yapana aynısını yapmak uygun düşer diye düşündük. | Open Subtitles | و ظننا أنه من الملائم أن نفعل الشيء نفسه للشخص الذي فعل ذلك لنا |
Biz de aynı sandalye kapmaca oyununda olduğu gibi, bir insana hidrojen sülfit vererek oksijenin bağlanması gereken yeri sandalye kapmacada olduğu gibi işgal edebiliriz diye düşündük. | TED | وبهذا ففكرنا كما في لعبة الكراسي الموسيقية ربما يكون في مقدورنا أن نعطي شخصًا بعض كبريتيد الهيدروجين، وربما تستطيع أن تحتل هذا المكان كما في لعبة الكراسي الموسيقية حيث يكون الأوكسجين |
Oh hayır. Haftasonu davet edilmeden şöyle bir uğrayabiliriz diye düşündük. | Open Subtitles | لا , فقط فكرنا أن نجيء إلى هنا بدون دعوة فى عطلة نهاية الأسبوع |
Yetimhanedeyken oradaki çocuklarla zor zamanlar yaşadı ama yardım etmeliyiz diye düşündük, neticede hepsi çocuktu. | Open Subtitles | كانت أمورهم صعبة جداً في الميتم ولكننا فكرنا أنه يجب علينا المساعدة. إنهم مجرد أطفال في النهاية |
Biz de size otostop çekebiliriz diye düşündük. | Open Subtitles | ولذا فكرنا بأن نتطفل |
Oraya gelmesek bile bir şekilde kendin kaçardın. Buraya gelirdin ve başımızın etini yerdin diye düşündük. | Open Subtitles | فكّرنا بأننا لو تمنّعنا، وتمكّنت من الهروب وحدك، لعدتِ ولما سمعنا لتوبيخك نهايةً. |
İki kat asker üç kat askerden iyidir diye düşündük o yüzden karşılık verelim bari dedik. | Open Subtitles | حسناً لقد ظننا إثنان لواحد أفضل من ثلاث لواحد لذا ما المانع لنواجههم |
Önce biraz konuşsak iyi olur diye düşündük. | Open Subtitles | ارتأينا أن نتحدث أولاً |
Burada daha rahat edersin diye düşündük. | Open Subtitles | أعتقدنا انكِ ستكونين أكثر راحه هنا |
İnsanların arasına karışmamız iyi olur diye düşündük. Güzel. | Open Subtitles | إعتقدنا أنه من الأفضل أن نتجول بين الشعب. |
12.05'ten 1.05'e boş saatinizin sonu Bay Presley'yle toplantınız için iyi bir zaman olur diye düşündük. | Open Subtitles | 05 حتى 13: 05، لك ساعة حرة، في نهاية كنا نظن أنه سيكون من الجيد |
- Bize hemen bir hikâye anlatıverirsin diye düşündük. | Open Subtitles | واعتقدنا أنّه يمكنك أن تخبرينا بالقصة فحسب. |