Ben daha ziyade kordondaki DNA ile ilgileniyorum. | Open Subtitles | أنا في الواقع مهتم أكثر بالحمض النووي من على الحبل |
Her birinizin gönüllü olarak örnek vereceğinizi ve olay yerindeki DNA ile test ettireceğinizi düşünüyorum. | Open Subtitles | أود أن يقدِّم كلٌ منكم مسحةً من الوجنة، ونحن سنحلِّلها مُقارَنةً بالحمض النووي الذي وجدناه بمسرح الجريمة. |
fakat birazdan size güncel bilimi göstereceğim, bu güncel teknoloji. Yine, DNA ile başlıyoruz. | TED | ولكن ما سأريكم اياه هو علم حديث .. وتكنولوجيا حديثة مرة أخرى دعونا نبدأ مع الحمض النووي |
Bunu fetüs kemiklerindeki DNA ile karşılaştırmaya niyetliyim. | Open Subtitles | أنوي مقارنتها مع الحمض النووي للعظام الجنينية |
Bulunan DNA ile kurbandan alınan örnekteki 12. ve 16. alellerde benzerlik görülüyor. | Open Subtitles | الحمض النووي من العصابة به أليلات ذكورية مشتركة عند العقد 12 و 16 مع عينة الضحية المرجعية |
İIk olay yerinde bulduğumuz kondomdaki DNA ile uyuşmadı. | Open Subtitles | مع الحمض النووي الذي أخذناه من الواقيات الذكرية من مسرح الجريمة الأول |
Dolayısıyla bu, Afrika dışına, DNA ile izleyebileceğimiz orijinal göçtür. | Open Subtitles | فهذه هي الهجرة الأصلية لخارج أفريقيا التي تمكنا تتبعها بالجينات |
Sonra DNA'larını olay yerindeki DNA ile karşılaştırmalıyız. | Open Subtitles | ونقارن حمضهم النووي بالحمض النووي الذي وجدناه في مسرح الجريمه |
Haklıydınız, DNA ile kaplıydı. - Kimi bulduk? | Open Subtitles | كنت حق إنها غارقة بالحمض النووي |
- Sadece DNA ile mahkûm edemezler. | Open Subtitles | لا يستطيعون الإدانة بالحمض النووي فقط. |
Ancak bu sadece DNA ile ilgili değil. | Open Subtitles | لكن هذا ليس فقط متعلقا بالحمض النووي |
Bir diğer direkt sonuç, 14 yaşından beri göçmen güvercinlere saplantılı olan Ben Novak isimli genç bir yüksek lisans öğrencisiydi, eski DNA ile çalışmayı öğrenmişti ve tek başına, ailesi ve arkadaşlarından aldığı paralarla göçmen güvercinlerin genlerini sıralamıştı. | TED | ثانيا: طالب حديث التخرج يدعى بِينْ نُوفَاكْ مهووس بالحمام المهاجر منذ سن 14 ودارس أيضا لكيفيةالعمل بالحمض النووي القديم وقد قام وحده بتحديدتسلسل الحمض النووي للحمام المهاجر باستخدام أموال الأسرته والأصدقاء. |
Willie Taylor'ın dairesinde bulunan kondomlardaki DNA ile karşılaştır. | Open Subtitles | قارنيه بالحمض النووي الذي وجدناه على الواقيات (في شقه (ويلي تايلور (غيثرو), (غيثرو) |
DNA ile etkileşime giriyor sistemime parmak izinin kimliğini saptamamda yardımcı oluyor. | Open Subtitles | إنه يتفاعل مع الحمض النووي. إنه يساعد جهاز رصدي الحيوى في التعرف على البصمات. |
Biyo-geliştirme sisi kullandım. DNA ile etkileşime giriyor sistemime parmak izinin kimliğini saptamamda yardımcı oluyor. | Open Subtitles | لقد إستخدمت زذاذ معزز حيوي إنه يتفاعل مع الحمض النووي |
DNA'sı havaalanındaki bombadan alınan DNA ile eşleşmedi. | Open Subtitles | صاحب DNA لا يتطابق مع عينة من القنبلة المطار. |
Elde edilen DNA da, davamızda elde edilen DNA ile eşleşmektedir. | Open Subtitles | وأن الحمض النووي للشخص المذكور يماثل الحمض النووي الذي تم اكتشافه بموقع الجريمة |
Willie Taylor'ın dairesinde bulunan kondomlardaki DNA ile %70 uyumluydu. | Open Subtitles | لقد وجد تشابهاً بنسبه 70% من الحمض النووي الذي وجد على الواقيات الذكرية (في شقة (ويلي تايلور |
Tamamen DNA ile dolu bir sperm, neden senin yanağının içinden bir örnek alıp senin DNA'na uyuyor mu diye bakmıyoruz. | Open Subtitles | وهو مليء بالجينات فلم لا نقوم بمسحة خد كي نتأكد أنها ليست جيناتك الوراثية |
DNA ile kaplı. | Open Subtitles | فهو مليء بالجينات |