ويكيبيديا

    "doğruluyor" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • أكدت
        
    • أكّد
        
    • يؤكّد
        
    • يدعم
        
    • يُؤكّدُ
        
    • أكد
        
    • أكّدت
        
    • اكد
        
    • أكدوا
        
    • يُؤكد
        
    • تؤكّد
        
    • يؤكد أن
        
    • يؤيد
        
    • يؤكد ما
        
    • مما يؤكد
        
    Soruşturma kuruluna konuştu ve FBI bunu doğruluyor. Open Subtitles لقد أخبر المحكمة العليا.. و المباحث الفيدرالية أكدت ذلك ما الذي تحتاجه بعد هذا؟
    Organizatörler onun partiye saat 9:30'da geldiğini doğruluyor ama herkes maske takıyordu tabii. Open Subtitles أجل، أكّد المُنظمين أنّه وصل إلى الحفلة في الـ 9: 30، لكن كان الجميع مُتنكّراً.
    Analiz raporu doğruluyor. Moishe, ne diyorsun? Open Subtitles التحليل يؤكّد التقرير هل أنت مقتنع بهذا؟
    Hukuki işler bölümü, hamile bir kadının -her ne kadar hak etse de- kovulamayacağı hikayesini doğruluyor. Open Subtitles القسم الشرعي يدعم روايتك بانه لا يمكنني فصلك لأنك امرأة حامل مهما كان الذنب اللذي اقترفته
    Bizim şu güvenlik görevlisinin en azından 3 el ateş ettiğini doğruluyor. Open Subtitles يُؤكّدُ بأنّ حارسُ أمننا نَزلتْ على الأقل ثلاث طلقاتِ.
    CT divertikülit teşhisini doğruluyor, ama karaciğerde de kitle tespit ettik. Open Subtitles التصوير بالمقطع الحاسوبي أكد الْتِهابُ الرَّتْج وأيضا وجود كتلة بالكبد
    Bir sigorta şirketinin ve kuyumcunun güvenlik kameraları kaçış güzergâhlarının bu olduğunu doğruluyor ama bu noktadan sonrasını bilemiyoruz. Open Subtitles والكاميرات الأمنيّة من شركة التأمين ومتجر المجوهرات أكّدت أنه كان طريق الهروب، لكن من هذه النقطة، ليس لدينا شيء.
    Kurbanın kanıyla birlikte, iki farklı erkek kanının bulunduğunu doğruluyor. Open Subtitles مما اكد وجود مزيج من دماء اثنين من الزكور مع دماء الضحية
    Melrose'daki bir görgü tanığı çocukların hikâyesini doğruluyor. Open Subtitles شهود عند شاحنة الغذاء فى شارع ميلروز أكدوا روايه الفتى
    Bu aynı zamanda soygucumuzun bir ortağı olduğunu doğruluyor. Open Subtitles الذي يُؤكد أيضًا بأنّ سارقنا كان يعمل مع شريك
    Bölgeden gelen yerel istihbarat kimsenin o zamandan beri yerleşkeyi terk etmediğini doğruluyor. Open Subtitles الاستخبارات أكدت أنه لم يغادر من المجمع حتى الآن
    Mektuplar adreslere ulaştığında, yüzdeler beklediğimiz tahminleri yine doğruluyor. Open Subtitles عندما عادت الرسائل فإن النسب المئوية أكدت مجدداً المحاباة المتوقعة
    Ama Cuchetto değildi, çünkü Cuchetto uyuyordum diyor ve karısı bunu doğruluyor. Open Subtitles 'لان زوجته أكدت انه كان نائما.
    Mutfak ekibi, Wolf'un dün yanında bir sırt çantası olduğunu doğruluyor. Open Subtitles لقد أكّد طاقم المطبخ أنّه كان لدى (وولف) حقيبة ظهر البارحة،
    1525 Broadway'deki garaj, Bobby Mann'in 01.37'de giriş yaptığını doğruluyor. Open Subtitles مُريح أكثر؟ موقف للسيّارات في "1525 (برودواي)" أكّد
    Ya da bu benim iftira teorimi doğruluyor. Open Subtitles أو ربما ذلك يؤكّد نظيرتي بأنّ ذلك في أيطار القضيّة
    Birisi için çalıştıkları tezini doğruluyor. Open Subtitles هذا يدعم النظرية بأنهم يعملون مع شخص ما.
    Bu da Debbie'nin saldırganla boğuştuğunu doğruluyor. Open Subtitles يُؤكّدُ الذي ديبي قاتلَ مَع مهاجمِها.
    Divandaki dostumuz dedikoduları doğruluyor. Open Subtitles صديقنا في القصر أكد لي أن الشائعات حقيقية
    Karısı ikisinin sadece arkadaş olduklarını doğruluyor. Open Subtitles أكّدت زوجته أنّهم أصدقاء جميعاً.
    İcra Subayı, tüm Donanma ve Sahil Güvenlik personelinin sayılmış olduğunu doğruluyor. Open Subtitles المكتب التنفيذي . اكد أن كل البحرية . وأفراد خفر السواحل تم عدهم
    Bürosundaki yedi denizci, biz gidene kadar malzeme bölümünde olduğunu doğruluyor. Open Subtitles ْ7 بحارة في مكتبه أكدوا إنه كان في وحدة المؤن -حتى ظهرنا
    Tamam, bu nişancımızın orada olduğunu doğruluyor. Open Subtitles حسنٌ، ذلك يُؤكد بأنّ مُطلق النار كان فوق هنا
    Bu gerçekten iyi bir haber. Sorunun güncelleştirmenin parçası olduğunu doğruluyor. Open Subtitles إنها بشرى سارة بالواقع، فهي تؤكّد أن المشكلة كانت جزءًا من التحديث.
    Metal makine doğruluyor. Örümcek makinalar Platform Bir'in tamamına sızmış durumda. Open Subtitles الجهاز يؤكد أن تلك الآلات العنكبوتية قد اخترقت المحطة بالكامل
    Tezimi doğruluyor. Bu sürede Ben dışarıdaydı. Open Subtitles ذلك يؤيد موقفنا، أمسكنا بـ"بين" بعد منتصف الليل.
    Çıplak gözle gördüğünü, bu da doğruluyor. Open Subtitles إنه يؤكد ما رأيته بالعين المجردة
    Ve bu da burada konuştuğumuz birçok şeyi doğruluyor. Open Subtitles مما يؤكد الكثير من الأشياء التي كنا نناقشها هنا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد