Soruşturma kuruluna konuştu ve FBI bunu doğruluyor. | Open Subtitles | لقد أخبر المحكمة العليا.. و المباحث الفيدرالية أكدت ذلك ما الذي تحتاجه بعد هذا؟ |
Organizatörler onun partiye saat 9:30'da geldiğini doğruluyor ama herkes maske takıyordu tabii. | Open Subtitles | أجل، أكّد المُنظمين أنّه وصل إلى الحفلة في الـ 9: 30، لكن كان الجميع مُتنكّراً. |
Analiz raporu doğruluyor. Moishe, ne diyorsun? | Open Subtitles | التحليل يؤكّد التقرير هل أنت مقتنع بهذا؟ |
Hukuki işler bölümü, hamile bir kadının -her ne kadar hak etse de- kovulamayacağı hikayesini doğruluyor. | Open Subtitles | القسم الشرعي يدعم روايتك بانه لا يمكنني فصلك لأنك امرأة حامل مهما كان الذنب اللذي اقترفته |
Bizim şu güvenlik görevlisinin en azından 3 el ateş ettiğini doğruluyor. | Open Subtitles | يُؤكّدُ بأنّ حارسُ أمننا نَزلتْ على الأقل ثلاث طلقاتِ. |
CT divertikülit teşhisini doğruluyor, ama karaciğerde de kitle tespit ettik. | Open Subtitles | التصوير بالمقطع الحاسوبي أكد الْتِهابُ الرَّتْج وأيضا وجود كتلة بالكبد |
Bir sigorta şirketinin ve kuyumcunun güvenlik kameraları kaçış güzergâhlarının bu olduğunu doğruluyor ama bu noktadan sonrasını bilemiyoruz. | Open Subtitles | والكاميرات الأمنيّة من شركة التأمين ومتجر المجوهرات أكّدت أنه كان طريق الهروب، لكن من هذه النقطة، ليس لدينا شيء. |
Kurbanın kanıyla birlikte, iki farklı erkek kanının bulunduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | مما اكد وجود مزيج من دماء اثنين من الزكور مع دماء الضحية |
Melrose'daki bir görgü tanığı çocukların hikâyesini doğruluyor. | Open Subtitles | شهود عند شاحنة الغذاء فى شارع ميلروز أكدوا روايه الفتى |
Bu aynı zamanda soygucumuzun bir ortağı olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | الذي يُؤكد أيضًا بأنّ سارقنا كان يعمل مع شريك |
Bölgeden gelen yerel istihbarat kimsenin o zamandan beri yerleşkeyi terk etmediğini doğruluyor. | Open Subtitles | الاستخبارات أكدت أنه لم يغادر من المجمع حتى الآن |
Mektuplar adreslere ulaştığında, yüzdeler beklediğimiz tahminleri yine doğruluyor. | Open Subtitles | عندما عادت الرسائل فإن النسب المئوية أكدت مجدداً المحاباة المتوقعة |
Ama Cuchetto değildi, çünkü Cuchetto uyuyordum diyor ve karısı bunu doğruluyor. | Open Subtitles | 'لان زوجته أكدت انه كان نائما. |
Mutfak ekibi, Wolf'un dün yanında bir sırt çantası olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | لقد أكّد طاقم المطبخ أنّه كان لدى (وولف) حقيبة ظهر البارحة، |
1525 Broadway'deki garaj, Bobby Mann'in 01.37'de giriş yaptığını doğruluyor. | Open Subtitles | مُريح أكثر؟ موقف للسيّارات في "1525 (برودواي)" أكّد |
Ya da bu benim iftira teorimi doğruluyor. | Open Subtitles | أو ربما ذلك يؤكّد نظيرتي بأنّ ذلك في أيطار القضيّة |
Birisi için çalıştıkları tezini doğruluyor. | Open Subtitles | هذا يدعم النظرية بأنهم يعملون مع شخص ما. |
Bu da Debbie'nin saldırganla boğuştuğunu doğruluyor. | Open Subtitles | يُؤكّدُ الذي ديبي قاتلَ مَع مهاجمِها. |
Divandaki dostumuz dedikoduları doğruluyor. | Open Subtitles | صديقنا في القصر أكد لي أن الشائعات حقيقية |
Karısı ikisinin sadece arkadaş olduklarını doğruluyor. | Open Subtitles | أكّدت زوجته أنّهم أصدقاء جميعاً. |
İcra Subayı, tüm Donanma ve Sahil Güvenlik personelinin sayılmış olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | المكتب التنفيذي . اكد أن كل البحرية . وأفراد خفر السواحل تم عدهم |
Bürosundaki yedi denizci, biz gidene kadar malzeme bölümünde olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | ْ7 بحارة في مكتبه أكدوا إنه كان في وحدة المؤن -حتى ظهرنا |
Tamam, bu nişancımızın orada olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | حسنٌ، ذلك يُؤكد بأنّ مُطلق النار كان فوق هنا |
Bu gerçekten iyi bir haber. Sorunun güncelleştirmenin parçası olduğunu doğruluyor. | Open Subtitles | إنها بشرى سارة بالواقع، فهي تؤكّد أن المشكلة كانت جزءًا من التحديث. |
Metal makine doğruluyor. Örümcek makinalar Platform Bir'in tamamına sızmış durumda. | Open Subtitles | الجهاز يؤكد أن تلك الآلات العنكبوتية قد اخترقت المحطة بالكامل |
Tezimi doğruluyor. Bu sürede Ben dışarıdaydı. | Open Subtitles | ذلك يؤيد موقفنا، أمسكنا بـ"بين" بعد منتصف الليل. |
Çıplak gözle gördüğünü, bu da doğruluyor. | Open Subtitles | إنه يؤكد ما رأيته بالعين المجردة |
Ve bu da burada konuştuğumuz birçok şeyi doğruluyor. | Open Subtitles | مما يؤكد الكثير من الأشياء التي كنا نناقشها هنا |