"Hazırlan yada seni öldüreceğim." "Sigaralarıma dokunacak olursan seni öldürürüm." | Open Subtitles | مثلا سأقتلك إذا لمست سجائرى مرة آخرى |
Aileme dokunacak olursan, Tanrı şahidim olsun ki... Tehditler savurmak için doğru yerde oturmuyorsun. | Open Subtitles | ..إذا لمست عائلتي، أقسم بالله - لست بموضعٍ يخولك إطلاق التهديدات - |
Üstelik kız kardeşine dokunacak olsam Carter beni gebertir. | Open Subtitles | وكارتر كان سيقتلني إذا لمست أخته |
- Peki oğlumla yalnız kaldığında ona dokunacak mısın? | Open Subtitles | عندما تكون بمفردك مع إبني هل تقوم بلمسه ؟ |
Bir kez daha dokunacak olursan seni tutuklarım! | Open Subtitles | قم بلمسه مرة أخرى، وسأقوم باعتقالك |
Diğer tarafa dokunacak kadar güç var. Bizi oraya götürecek kadar değil. | Open Subtitles | هناك سحرٌ يكفي للمس الطرف الآخر، لكن ليس لإيصالنا إلى هناك. |
Ve eğer bir daha Braden'e dokunacak olursa seks kasetlerini internete koyacağımızı söyledik. | Open Subtitles | ، و تقولُ لها إذا مالمست (برايدون) ثانيةً . فسننشرُ مقطع الجنس هذا على الإنترنت |
Bu bavullara dokunacak olursam işimi kaybederim. | Open Subtitles | إذا لمست أى حقيبة، سأخسر عملي |
- Damien. Bana, "Kızına dokunacak olursan seni öldürecek kişi" diyebilirsin. | Open Subtitles | نادني " من سيقتلك إذا لمست إبنته " |
Kızıma tekrar dokunacak olursan çükünü keser Brian'a yediririm! | Open Subtitles | إذا لمست ابنتي مرة أخرى (سأقطعك و اطمعك لـ(براين |
Bana veya bu fotoğraflara dokunacak olursan Burke'ün o şişeyi bulmasını sağlarım. | Open Subtitles | ان لمستني او هذه لمست الصور سأتأكد من ان يجد (بورك) تلك القنينة |
George ve Matilda çocuk sahibi olunca birine bile dokunacak olursan seni öldürürüm. | Open Subtitles | ولكن عندما يحظى (جورج) و(ماتيلدا) بأطفال وإذا لمست واحد منهم، سأقتلك |
Molly'e dokunacak olursan... | Open Subtitles | . . (لو أنك لمست (مولي |
Ona dokunacak mısın? | Open Subtitles | هل ستقوم بلمسه ؟ ؟ |
Ama kim ona dokunacak. | Open Subtitles | لكن من سيقوم بلمسه |
Ruhun tahtını aramak için gelmiştin, ama bana dokunacak cesaretin olduğuna dahil hiç bir delil görmüyorum. | Open Subtitles | جئت إلى السعي للحصول على مقعد الروح، لكن لا أرى أي دليل على أنك لديهم الشجاعة للمس الألغام. |
dokunacak, koklayacak, hissedecek kadar yakınında olmayı. | Open Subtitles | لحظة وقوفي بجانبكِ، قريب كفاية للمس وشم وشعور |
Ve eğer bir daha Braden'e dokunacak olursa seks kasetlerini internete koyacağımızı söyledik. | Open Subtitles | ، و تقولُ لها إذا مالمست (برايدون) ثانيةً . فسننشرُ مقطع الجنس هذا على الإنترنت |