Dosya dolabının yaptığı çiziğin benim performansımı düşüreceğini düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | هل تظنين أن خدشاً من خزانة الملفات سيسلبني أفضل ما لدي |
Gene sonunda paltosunu yumruğuna sarıp içki dolabının camını kırdı insanlar yerde yatıyordu | TED | و انتهى المطاف بجين أن أستخدم معطفه، وقبضته في معطفه لكسر خزانة المشروبات. كان الناس ملقون على الأرض. |
Ben de şık bir üniforma kaptım. Ve tabii bir de içki dolabının anahtarını. | Open Subtitles | والآن ارتدي زياً طيباً وأحمل مفاتيح خزانة الكحوليات. |
dolabının kilidinin numarası, programın ve bu da harita. | Open Subtitles | هذا رقم خزانتك وهذا جدولك وخذي هذه الخريطة |
Ne olduğunu sordum ve bana spor salonu dolabının anahtarı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | سألته عمّا يكون و أجابني بأنه مفتاح خزانته بصالة الألعاب الرياضية |
Bense kendi ellerimle güzel bir kart seçip ecza dolabının ortasına bir kalp çizer ve Claire'i çok güzel bir İtalyan aile restoranı olan Fratelli'ye götürürüm. | Open Subtitles | وضعت بطاقة , من فئة القلوب في بخار في خزنة طبية و اخذت الى كلير الى مطعم عائلي ايطالي رائع |
Adam'in dolabının yanındaki bir sandığa gidiyordu. | Open Subtitles | أنه يقود نحو درج مغلق فى خزانة ملابس أدم |
İçki dolabının anahtarını alabilir miyim? | Open Subtitles | هلاّ أعطيتني مفتاح خزانة المشروبات من فضلك ؟ |
-Peki, spor salonunda ne yapıyormuş? Bayan Chadwick onu Prenses Shaista'nın dolabının önünde bulmuş. | Open Subtitles | الآنسة ً تشادويــك ً وجدتها قبالة خزانة الأميرة ً شاييـستا ًً |
Ama birisi sizi oraya kadar izledi ve siz Prenses Shaista'nın dolabının önünde çömelmişken, kafanıza kum torbasıyla vurdu. | Open Subtitles | لكن شخصا ما تتبعك إلى هناك ؟ وضربك على مؤخرة الرأس بحقيبة رمل و سقطت أرضا قبالة خزانة الأميرة ً شاييســتا ً |
Natalie. Keith'in dolabının killidini kırdın. Gerçekten, ne arıyordun? | Open Subtitles | ناتالي ،لقد إقتحمتي خزانة كيث ماذا كنتي تبحثين عنه ؟ |
Bu 12 yaşındaki bir çocuğa içki dolabının ve arabanın anahtarlarını vermek gibi bir şey. | Open Subtitles | وهذا أشبه بإعطائك طفلاً في الثانية عشرة مفاتيح خزانة المشروبات، ومفاتيح السيارة |
Spor salonu dolabının anahtarı değildi o, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن ذلك مفتاح خزانة صالة الألعاب الرياضية , أليس كذلك ؟ |
Eğer bir daha komşunun dolabının içine pislersen, bu kadar anlayışlı olmayacağım. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأننا في عيد الميلاد تبول مجدداً في خزانة جارك |
Kurbanın dolabının dibinde, buruşturulup atıImış bir fotoğraf buldum. | Open Subtitles | صورة تكوم المتابعة في الجزء السفلي من خزانة دينا فيك. |
dolabının zemininde erimiş cam kırıkları bulduk. Anlatmak ister misin? | Open Subtitles | وجدنا شظايا من الزجاج الذائب على أرض خزانتك أتود إخباري عنها؟ |
Ama dolabının anahtarı duruyor değil mi? | Open Subtitles | لم ألعب منذ ذلك لكنك أحتفظت بمفتاح خزانتك أليس كذلك ؟ |
Şu gördüğün adam buraya yeni geldiğinde bir ay boyunca dolabının şifresini bileğine yazmıştı. | Open Subtitles | اعتاد أن يكتب تركيبة خزانته في المركز على معصمه مدّة شهر أوّل ما توظّف هنا |
Başka bir tertibim, kendini yatak odasına kilitleyip dolabının kapısını bıçaklıyor. | Open Subtitles | وهنالك رجل الأخر أعرفه يقوم بأقفال باب الحمام على نفسه وبعدها يطعن باب خزانته |
Odasındaki dosya dolabının anahtarını nereye sakladığını biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعلمي أين يحتفظ بمفتاح خزنة الأوراق في مكتبه؟ |
Silah dolabının anahtarlarını yakında bulduğumuzda silahları alır ceplerimizdeki bölmeye yerleştirmiş oluruz. | Open Subtitles | أليس كذلك ؟ بمجرد أن نجد مفاتيح دولاب الأسلحة نأتى ببعض الأسلحة |
Ecza dolabının bir çeşit kıyamet hazırlığı olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | أعتقد انها ثلاجة طبية انك تخالف بعض القوانين بذلك |
Konuştuğu çocuk kimdi? dolabının önündeki? | Open Subtitles | من هو ذلك الرجل التي كانت تتحدث معه عند خزانتها ؟ |
dolabının arkasında bir gömlek, ceket ve pantolon var. | Open Subtitles | لدينا هنا قميص.ستره وبنطلون محشوره في مؤخره الدولاب |
Gizli dolabının içini gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيتُ خزانتكَ. |