Şimdi, bilgisayarın 3 boyutlu görüntü oluşturması sonra da boşlukları doldurması gerek. | Open Subtitles | الآن، الكمبيوتر عليه توليد صورة ثلاثية الأبعاد ثم يملأ الفراغات |
Ama her şeyden önce... dua edin, kalbinizi doldurması için. | Open Subtitles | لكن فوق كل هذا ادعوا الله أن يملأ قلوبكم بالإيمان لتكونوا جنود المسيح |
Ve başkasının bu boşluğu doldurması an meselesi. | Open Subtitles | وبعدفترةمن الوقت... لا بدّ أن يملأ أحد هذا الفراغ. |
Dar küçük bölgelerini doldurması için kimi seçerdin? | Open Subtitles | من ستختارين كي يملأ مكانك الضيق الصغير؟ |
Biliyorsun, Mandy üniversiteye gidince böyle ambalajsız şeylere gerek duymayacaksın fakat boşluğu doldurması için, kesinlikle bir yeğene ihtiyaç duyacaksın. | Open Subtitles | تعرف , أن ( مادي ) ستذهب للكلية ولا تحتاج للمزيد من الأغراض بالجملة كهذه لكن بالتأكيد تحتاج لابن أخت يملأ فراغك |
Ginger'dan geri kalan çukuru doldurması lazım, leş gibi kokuyor. | Open Subtitles | حسنٌ، عليه أن يملأ تلك الفتحة (حيث كانت الخالة، (جينجر تفوح رائحة عفنة هنالك |
Birilerinin adım atıp boşluğu doldurması gerek. | Open Subtitles | شخص ما عليه ان يملأ فراغي |