Bir akşam yemeğinde dolgusu düşmüş. | Open Subtitles | كنا نتعشى حينها سقطت حشوة سِنها |
dolgusu küçük keklerle bezenmiş, üç kat çikolatalı, fındıklı pasta. | Open Subtitles | شوكلاتة بالبندق مضاعفة ثلاث مرات مع حشوة من حلوة (البراونيز) الصغيرة |
- Dişleri bozulmamış-- bir tane dolgusu bile yok. | Open Subtitles | نقية, لا يوجد لديها اية حشوة |
Şu üç kirişli penceresi olan çift yönlü kapı, arazi dolgusu olarak kullanılacaktı. Şurada küçük bir kule var. | TED | الباب الأمامى المزدوج هنا يعلوه ثلاث نوافذ ضوئية، وهو ما كان متوجه للنفايات. هناك يظهر برج صغير. |
kesinlikle mimari bir sanat eseri. Arazi dolgusu olmak üzereydi. Kilit takımı bile 200 dolara maloldu. | TED | بالتأكيد طراز معمارى عتيق. كان متوجه لمطمر النفايات. حتى مجموعة الاقفال تتكلف ربما 200 دولار. |
Diş dolgusu? | Open Subtitles | - حشوات أسنان ؟ |
Lars'ın dolgusu var. Yani insan. | Open Subtitles | لارس) لديه حشوات أسنان) لذلك فهو بشرى |
- Kabuktu o. - dolgusu duruyordu. | Open Subtitles | -كان بداخلها حشوة أسنان |
Lars'ın dolgusu var. | Open Subtitles | لارش ) لديه حشوة ) |