- Ama diğer çocukların kıçını tekmelemek istemiyorum. - Ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | لكني لا أريد أن أعلم الطفل الاخر درساً لا تتكلمي و فمك ممتلئ |
İnsanlara karınları doluyken buna binmemelerini söylüyoruz. | Open Subtitles | الآن، نخبر الناس ألا يركبه من هو ممتلئ المعدة بالكامل |
Lütfen ağzın doluyken konuşma, evlat. Balık veya et sol tarafınızdan servis edilir. | Open Subtitles | ارجوك بني, لا تتكلم وفمك ممتلئ |
Ve kısa. Ağzı doluyken konuşuyor. | Open Subtitles | ولكنه أصلع وقصير، يتكلم وفمه مليء بالطعام |
Senin için söyledim işte. Ağzın doluyken konuşma. Al. | Open Subtitles | ها قد أجبت عوضاً عنك لا تتحدث وفمّك مليء |
Ciğerleri vücut sıvısıyla doluyken koşmak canını yakıyordur. | Open Subtitles | التمرين برئة ممتلئة بالسوائل يجعل المرء يتألم |
Savunmamda konuşmalarıyla yer almak isteyen varsa bekleyeceğim çünkü çiğnediğinizi ve ağızlarınız doluyken konuşmak istemediğinizi biliyorum. | Open Subtitles | اذا كان أحدكم يريد الدفاع عني, سأنتظركم لأني أعلم بأنكم تمضغون طعامكم و لا تريدون التحدث بأفواه ممتلئة |
Ağzın doluyken onunla konuşamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تتحدثي معه وفمكِ ممتلئ. |
- Hey. 007 Xander gelmiş. - Git. Ağzın doluyken konuş. | Open Subtitles | مرحباً , شاهدوا العميل السري (أكساندر) اذهبي وتحدثي وفمك ممتلئ |
Ağzın doluyken nasıl söyliyebilirsinki? | Open Subtitles | كيف ستقولين شيئا وفمك ممتلئ ؟ |
Maggie, ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | (ماغي) لا تتحدثين وفمك ممتلئ |
- Ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | -لا تتحدث وفمك ممتلئ . |
Ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | -تشك)، لا تتحدث وفمك ممتلئ) . |
Ağzım benzin doluyken, dilimi çiğneyip yerim | Open Subtitles | أنا أفضل أن أمضغ لساني مع فم مليء بالبنزين |
Dünya senin gibi sorumluluk sahibi ve etik insanlarla doluyken, neden umurumda olsun? | Open Subtitles | و لما أهتم عندما يكون العالم مليء بأشخاص مثلك مسؤولين و أصحاب أخلاق عالية |
Ev delillerle doluyken adamı öldürmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد قتل الرجل والمنزل مليء بالأدلة ؟ |
Dekan, dünya, tuhaf insanların aşısız çocuklarıyla doluyken bu soğuk bağışıklık sistemlerimizi zayıflatıyor. | Open Subtitles | أيها العميد درجة الحرارة المنخفضة تضعف أجهزة مناعتنا بعالم مليء بأطفال الغرباء الغير مطعمين |
Ama ağzın doluyken konuşma. | Open Subtitles | و لكن لا تتحدثي بفم مليء بالطعام |
-Ağzın doluyken konuşmasan nasıl olur? | Open Subtitles | هل لك أن تتوقف عن الكلام وفمك مليء ؟ |
EMP benim chipimi kızarttığında, sanki bellek halen tam doluyken işletim sisteminden güç kesilir gibiydi.. | Open Subtitles | عندما حٌرقت رقاقتي كان أشبه قطع الطاقة من نظام التشغيل بينما كانت ذاكرة الوصول العشوائي ما زلت ممتلئة |
Bu karnı doluyken ölmüş. | Open Subtitles | هذا الحيوان مات ومعدته ممتلئة "داكوتا الشمالية، 1978" (أجل، تبدو مثل (هيسبيرونس |
Mesane doluyken | Open Subtitles | حسنًا ، مثانة ممتلئة |