Tüm ev kameralarla donatılmış durumda bu yüzden istediğiniz yerde yatın. | Open Subtitles | حسناً، كل غرف المنزل مجهزة بآلات التصوير لذا نم حيثما تريد |
Fakat yakında bu çağı atlatmak için tamamen donatılmış olacaksın. | Open Subtitles | ولكن سرعان ما، فسوف يكون لك مجهزة تجهيزا كاملا على المشي الحق من خلال ذلك. |
Hizmetçi-tipinde gerekli olmayan organlarla donatılmış. | Open Subtitles | وهي مجهزة الأجهزة التي لم يتم الضرورة بالضبط على نموذج خادمة من نوع. |
Disiplinsiz dövüş yetenekleriyle donatılmış tek bir suikastçiyle baş edebilecek kabiliyetten fazlasına sahibim. | Open Subtitles | انا اكثر من قادرة على التعامل مع قاتلة مأجورة مسلحة بمهارات قتالية غير منظمة |
Nabız gibi atan her türlü enerji formunu iletmek için donatılmış biri olursa. | Open Subtitles | إذا كانت مُجهزة لإرسال كُل شكل من أشكال الطاقة التي بوسعها التذبذب. |
Ve "donatılmış" derken de bunu kastetmiyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | وعندما تقولون مجهز ليس ذلك ما تقصدونه , أليس كذلك ؟ |
Üstatların sanat aşkıyla donatılmış etrafı, uzanmış yatıyor. | Open Subtitles | ترقد فى مكان مُزخرف أقامه* *بارعون فى الفن الجميل |
Yanıcı malzemelerle donatılmış küçük uçakları tarlaları yakmak için kullandılar. | Open Subtitles | بتدريب المغتربين لقصف كوبا وحرق حقول قصب السكر حيث تم استخدام طائرات صغيرة مزودة بأجهزة حارقة لاشعال النار في الحقول |
Roland onlara orada ne olduğunu göstermek için gittiğinde, orada gübre yerine bombalar ile donatılmış bir minibüs vardı. | Open Subtitles | رولاند ذهب لكي يريهم ما كان هناك بدلا من الأسمدة كانت هناك شاحنة صغيرة مجهزة بقنبلة |
Bu odada ihtiyacın olacak her şey ile donatılmış durumda. | Open Subtitles | ستجد غرفة العمليات هذه مجهزة بكل شيء تحتاجه |
Her araç otomatik yük ve batarya değişim mekanizması ile donatılmış, böylece bu araçlar o saha istasyonlarına gidiyor, iniyor, otomatik olarak batarya değiştiriyor, ve tekrar havalanıyorlar. | TED | كل مركبة مجهزة بألية ذاتية لتحميل الأحمال و تبديل البطارية، إذاً هذه المركبات تجد طريقها لهذه المحطات الأرضية، تهبط، تغير بطاريتها آلياً و تنطلق من جديد. |
New York şehrinde de polisin, gidenleri tespit etmek için camilerin yanlarından geçen, plaka okuyucularla donatılmış polis arabaları var. | TED | في الوقت نفسه، في مدينة نيويورك، قادت شرطة نيويورك سيارات شرطة مجهزة برادارات لوحة الأرقام بجانب المساجد لتعرف من الذي يحضر. |
Zemin basınç hassasiyeti ile donatılmış. | Open Subtitles | الأرضية مجهزة بنظام حساسية للضغط |
Naquadah belirleyicileriyle donatılmış ekipler büyük şehirleri tarıyor, ancak bütün ülkeyi arayamazlar. | Open Subtitles | لدينا فرق مجهزة بأجهزة كشف الـ"ناكواداه".. في المدن المأهولة الرئسية ولكن يستحيل تفتيش كل البلاد |
Bay Başkan, var olan tehditle direk olarak ilgilenecek özel donatılmış küçük bir ekip kurmanız gerektiğine inanıyoruz. | Open Subtitles | سيدي الرئيس, يجب تكوين مجموعة خاصة... . مدربة و مجهزة لمواجهة... |
"Ağır silahlarla donatılmış küçük tekneler..." "... Belgrad'ın etrafında kudurmuş köpekler gibi dönüyor..." | Open Subtitles | -جابت بلغراد زوارق صغيرة مسلحة برشاشات ثقيلة مثل الكلاب المسعورة |
Büyücü güçleriyle donatılmış askerler geliyor. | Open Subtitles | قوات مسلحة بقوى سحرية قادمة |
Ne için donatılmış? | Open Subtitles | مُجهزة من اجل ماذا ؟ |
patlayıcılarla donatılmış durumda. | Open Subtitles | إنّها إنّها مُجهزة لتتفجّر |
Hedef, yolu gösteren ışıklarla donatılmış ama sinyali almak için yaklaşmalısınız. | Open Subtitles | الهدف مجهز بجهاز تحديد المكان. ولكن يجب أن تقتربوا لقراءتها إنها إشارة ضعيفة، وبمحيط صغير. |