Firmanın konsepti ise geçmişte yapılmış olan analog süreçleri zurbağa zıplayışı ile geçecektik ve dosdoğru dijital prodüksiyonun içine dalacaktık. | TED | وكان هدف الشركة ومفهومها ان نقفز فوق الماضي قفزات كبيرة بأن نتجاوز التصوير البصري وهكذا .. الى الصناعة الرقمية مباشرة |
Hayır, sabah işe gitmem gerekiyordu. Ben de dosdoğru eve geldim. | Open Subtitles | لا ، كان لدي عمل في الصباح ذهبت إلى المنزل مباشرة |
Müdür dosdoğru kendi aracına gitmiş, binaya hiç giriş yapmamış. | Open Subtitles | المدير ذهب مباشرة إلى سيارته، و لم يدخل المبنى قط. |
Bazen o, kanun karşısında dosdoğru müşterisine başvurur. | Open Subtitles | ،أحيانا ،وبتحدٍ للقانون تقوم بالإيماء للزبون أو تقترح إليه مباشرةً |
Ama üzülmüş veya şoka girmiş gibi bir hâlleri de yoktu ve dönüp binaya girdim dosdoğru odaya gittim ve ağladım. | TED | لم يبدُ عليهم أنهم كانوا مستائين أو في حالة صدمة، وهكذا دخلت إلى المبنى، مباشرة إلى ورشة العمل، وبكيت. |
Ormana girdikten sonra, ağaçlara doğru sürün atınızı ve dosdoğru ilerleyin. | Open Subtitles | وحالما تدخلون الغابة اتجهوا للأمام مباشرة من خلال الأشجار وواصلوا التقدم للأمام فقط |
Şu korsanları kiralayalım ve dosdoğru Brundusium'a yürüyelim! | Open Subtitles | لنستأجر أولئك القراصنة ثم نسير مباشرة إلى برنديزي |
dosdoğru ırmağa sürmek de nereden çıktı? | Open Subtitles | و لكن كما أقول ، مباشرة إلى النهر ، من يمكنه أن يتخيل ؟ |
Arabayı çalıştırdı ama ön camdan dışarısını göremiyordu... ve dosdoğru kanala uçtu. | Open Subtitles | شغل السيارة و لم يستطع الرؤية عبر الزجاج الأمامي. فقام بتكبير الصورة مباشرة نحو القناة. |
Bazen dosdoğru sana bakar gözlerinin ta içine bakar. | Open Subtitles | أحياناً ذلك القرشِ، ينظر إليك مباشرة. مباشرة إلى عيونِكَ. |
Bitirince dosdoğru yatağınıza gidiyorsunuz. | Open Subtitles | عندما تتناولوا عشائكم أذهبوا مباشرة إلى السرير |
dosdoğru oraya gidip geri dönsen başına bunlar gelmezdi. | Open Subtitles | لو ذهبت مباشرة وعدت كما أخبرتكَ لما وقعتَ في هذه المشاكل |
Rakibi, dosdoğru Yıkım Şehrinden geliyor. | Open Subtitles | المتحدي، مباشرة من خارج الأرض المُقفَرّةِ. |
Ve sen sen, dosdoğru cehennemi boylayacaksın, piç kurusu. | Open Subtitles | وأنت ستذهب مباشرة إلى الجحيم يا إبن الساقطة |
Güzel, güzel. dosdoğru git. Otogar ileride. | Open Subtitles | حسناً، حسناً، فقط إنطلق مباشرة إلى محطة الحافلةَ، إنطلق |
Sonra dosdoğru otogara gideceğiz, söz mü? | Open Subtitles | وبعد ذلك نتجه مباشرة إلى محطةِ الحافلةَ أتَعِدُيني؟ |
Bu halka bizi dosdoğru ona ulaştıracak psişik bir bağ. | Open Subtitles | هذا المسار هو رابط روحي سيرشدنا إليه مباشرة. |
Konserden dosdoğru buraya geldiğimizi söylemedim. | Open Subtitles | لم أقل بأنّنا قد قدمنا مباشرةً من الحفل الموسيقي |
dosdoğru otogara gideceğini söylemiştin. | Open Subtitles | أنتي قُلتَ بأنّك ستَتّجهين مباشرةً إلى محطةِ الحافلةَ |
Kingston üçlüsü gibi dosdoğru yaşadım hayatımı. | Open Subtitles | لإني عشت طوال حياتي بإستقامة مثل ثلاثي كينجستون (ثلاثي موسيقي في الخمسينات) |
Londra'ya ulaşıp dosdoğru Langham oteline doğru sürdüm ve Kaptan Morstan'ın orada kaldığını, fakat bir gece önce ayrıldığını ve dönmediğini öğrendim. | Open Subtitles | عند وصولى للندن قصدت مباشره الى فندق لانجهام و اخبرت ان الكابتن مورستان |
dosdoğru, dürüst ol. | Open Subtitles | كن مباشراً و صريحاً |
- ...dosdoğru içeriye dalıp onu yakalayan şu kişi misiniz? - Evet. | Open Subtitles | ـ الرجل الذي تقدم مباشرتاً ونال منه ـ نعم |
dosdoğru. | Open Subtitles | بسُرعة إلى الأمام. |