duygularının yoluna çıkmasına izin verme! Şu aracı takip et! | Open Subtitles | لا تدع مشاعرك الشخصية تعيق مهمتك ، الحق بتلك الدراجة |
Şimdiki gibi Dan, duygularının seni kontrol etmesine izin verdiğinde. | Open Subtitles | مثل الان يا دان ، عندما تدع مشاعرك تتحكم بك |
Konu işle ilgili olunca Calvin Curdles için insanların duygularının bir önemi yoktur. | Open Subtitles | عندما تصبح مسائل عمل كالفين كيردل لم يكن أحد حتى يراعى مشاعر الناس |
Mello, duygularının seni kontrol etmesine izin veriyorsun; bu yüzden önemli şeyleri unutuyorsun. | Open Subtitles | ميلو ، أنت تجعل عواطفك تتحكم بك ، لذا قد نسيت أموراً مهمة |
Siz etrafındayken tedbiri elden bırakıyor, duygularının kararlarını etkilemesine izin veriyor. | Open Subtitles | سيتخلّى عن حذره من أجل ولديه سيجعل مشاعره تطغى على حكمه |
Duygularına anlayış gösteriyorum çünkü pekala, duygularının canı cehenneme! | Open Subtitles | إنني أحاول إنقاذ مشاعرك .. ولهذا حسناً ، سحقاً لمشاعرك |
Şahsi duygularının kararını etkilediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | انني اقول انها فقط تدع مشاعرها الشخصية تحكم علي قرارها |
Dinle, bazen daha yüce bir iyilik için doğru olan şeyleri kişisel duygularının önüne koymalısın. | Open Subtitles | إنظري، أحياناً عليكِ وضع ما هو صحيح قُبيل مشاعركِ الشخصية من أجل الصالح العام |
duygularının ne kadarının Avrupa'nın yarısını işgal etmiş biri olmamla ilgisi var? | Open Subtitles | هل لأني أحكم نصف أوروبا؟ إلى أي مدى يؤثر ذلك على مشاعرك تجاهي؟ |
Şahsi duygularının kararını etkilediğini düşünüyor. | Open Subtitles | انه يعتقد انكي قد تركتي مشاعرك الشخصية تؤثر علي عملك |
İyi bir işe, onun hakkındaki duygularının karışmasına izin veriyorsun. | Open Subtitles | أنت تدعين مشاعرك تجاهه تقففيطريقالعملالجيد. |
Onu öldürmemeliydin. Neyi yapmamış olmam gerektiğini söyleme bana. duygularının görevinin önüne geçmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | لا تخبرني بما لا أستطيع فعله، جعلتَ مشاعرك تعيق المهمّة |
Bir itibarım var, ve hiç kimsenin duygularının yoluma çıkmasına izin veremem. | Open Subtitles | ولكن لديّ سمعتي، ولن أسمح بأن تقف مشاعر أي شخص في طريقي. |
Sadece akıllarında duygularının sıcaklığının aktığı ve sözlerinin inançlarından doğduğu diğer kişilerin duygularıyla kendini ifade edebiliyordu. | Open Subtitles | يمكنها أن تتطرق لقلوب و مشاعر الآخرين و الذي يتوهج عقلهم بدفء الحساسية و التي تنتج مناقشاتهم عن القناعة |
Sadece akıllarında duygularının sıcaklığının aktığı ve sözlerinin inançlarından doğduğu diğer kişilerin duygularıyla kendini ifade edebiliyordu. | Open Subtitles | يمكنها أن تتطرق لقلوب و مشاعر الآخرين و الذي يتوهج عقلهم بدفء الحساسية و التي تنتج مناقشاتهم عن القناعة |
- Doğal bir yeteneğin var ama çok sık duygularının kaçmasına izin veriyorsun. | Open Subtitles | لديك موهبة طبيعية ولكن في كثير من الأحيان أن تدع عواطفك تذهب معك |
Yoksa duygularının nişanesini alan tek kişi o mu? | Open Subtitles | أو تكون هي الوحيدة التى تتسلم رسائل عن عواطفك ؟ |
Benim düşüncem onun duygularının normal insanlardan farklı.... olmadığı yönündeydi. | Open Subtitles | عن نفسي شعرت أن مشاعره كانت.. لا تختلف حقيقة عن أي شخص طبيعي.. |
duygularının çetelesini tutmayı seven, duygusal bir genç insana benziyorsun. | Open Subtitles | تبدو كظبي صغير حساس و الذي يحب تأريخ مشاعره |
Yapılması gereken işlerde asla ailene olan duygularının önüne çıkmasına izin vermedin. | Open Subtitles | لم تسمح لمشاعرك تجاه عائلتكَ بالحؤول دون ما يجب فعله |
Bu günlerde, çoğu insan neredeyse tüm duygularının yerine korkuyu koyuyor. | Open Subtitles | في هذه الأيام أغلب الناس، بدلت كل مشاعرها بالخوف |
Umarım uzak kaldığın süre zarfı boyunca şahsi duygularının kararlarını etkilemesini gözden geçirme şansın olmuştur. | Open Subtitles | يمكنني أن آمل فقط أن الوقت في الخارج أعطاكِ فرصةً لتعيدي تقييمَ الخطر في تركِ مشاعركِ الشخصية تغطي على حكمكِ |
Ama bunları görmezden gelirsen, hastaya vereceğin mesaj duygularının ahlaksız ve tehlikeli olduğudur. | Open Subtitles | ,لكن لو بحثتي تحت القشرة تجدين أن الرسالة التي نوصلها للمريض بأن مشاعرهم محرّمة, و خطيرة |
Er ya da geç, adam gangster duygularının objesini siktiğimi anlayacak ya da öğrenecektir. | Open Subtitles | اسمع, عاجلاً او آجلاً سيتكتشف هذا الغلام او سيستنتج انني اضاجع محور عواطفه الإجرامية |
Bu piramidi, ki tekrar söylüyorum bir gün mezarın olacak, yapan kölelerle ilgili duygularının senin dikkatini dağıtmasına izin veremezsin. | Open Subtitles | ليس بإمكانك السماح لعواطفكِ صرف إنتباهكِ وقت إتخاذ القرار بخصوص العبيد العاملين في بناء الهرم، والذي، من جديد، |
duygularının seni ele geçirmesine izin veriyorsun. | Open Subtitles | ولكن عليكِ تحديد الأولويّات، إنّكِ تجعلين عواطفكِ تتحكّم بكِ |
duygularının işine karışmasına izin mi verdi? | Open Subtitles | تغلبت عواطفها عليها؟ |