Gerçekten mühim olan, temelde insanların duygularıyla ulaşmak. | TED | ففي الواقع ما يهم فعليا هو التلاعب بمشاعر الناس. |
İhanet duygularıyla boğuşup dururdu... sizin evlilik zorluklarından kaynaklanan. | Open Subtitles | هو كان يصارع بمشاعر الخيانة ينزع العنق من صعوباتك الزّوجية. |
Ben her zaman duygularıyla ilgili onunla konuşuyorum. Her şey hakkında. | Open Subtitles | أنا أتحدث إليها عن مشاعرها طوال الوقت، نتحدث عن كل شيء |
Asla duygularıyla oynamak istemedim. Belki de burası hoşuna gitmiyordur. | Open Subtitles | . أنا فقط لم أكن أريد إيذاء مشاعرها . ربما هى فقط لا تحب العيش هنا |
Ve yapımı biliyorsun, asla bir adamın duygularıyla oynamam. | Open Subtitles | وأنتِ تعرفين طبعي, لا أستطيع أن أعبث بعواطف أيّ رجل |
Dr Jackson'ı burada tutan sebepler hep duygularıyla bezeli, hep öyleydi. | Open Subtitles | الدكتور جاكسون لديه دوافع للبقاء هنا مصبوغة بنوع من العواطف وكان دائما كذلك |
Ve son olarak, Romo benim bir uzantım olduğundan, onun duygularıyla kendimi ifade edebilirim. | TED | وأخيرا، ولأن روموا هو امتداد لي، أستطيع التعبير عن نفسي من خلال مشاعره. |
Pekala, Mako hiçbir zaman "duygularıyla hareket eden" tiplerden olmadı. | Open Subtitles | حَسناً، ماكو لم يسبق أن "كان لديه أتصال بمشاعرِ" رجل. |
Çoğu kişi, duygularıyla içten ilgilenmeye çalışır, ama Alison bunu bunaltıcı buluyor. | Open Subtitles | غالبية الناس يحاولون التعايش مع مشاعرهم داخليا لكن أليسون وجدت أن هذا غامر |
İhanet duygularıyla boğuşup dururdu... sizin evlilik zorluklarından kaynaklanan. | Open Subtitles | هو كان يصارع بمشاعر الخيانة ينزع العنق من صعوباتك الزّوجية. |
- Bak, insanın duygularıyla oynanması acı veriyormuş ha? | Open Subtitles | أنه يؤلم عندما تلعبين بمشاعر الناس, اليس كذلك؟ |
İnsanların duygularıyla oynayan bir kızın epey düşmanı vardır. | Open Subtitles | فتاة كتلك، تتلاعب بمشاعر الآخرين، تعقب من تلاعبت بهم. |
Köpekler sadece duygularımızı ve beden dilimizi anlamakla kalmaz aynı zamanda köpekler ve insanlar etkileşime girdiğinde her iki beden de yaygın olarak sevgi ve korunma duygularıyla ilişkili bir hormon olan oksitosin salgılar. | TED | ليس باستطاعة الكلاب فهم عواطفنا ولغة الجسد فقط، ولكن عندما تتفاعل الكلاب والبشر، كلا من أجسادنا يطلق الأوكسيتوسين. هرمون يرتبط عادة بمشاعر الحب والحماية. |
Profesyonelce davranmak istiyor ama bir yandan da sana olan duygularıyla savaşmak zorunda. | Open Subtitles | يجب أن تلزم السلوك المهني لكن تصارع مشاعرها لك |
Profesyonelce davranmak istiyor ama bir yandan da sana olan duygularıyla savaşmak zorunda. | Open Subtitles | يجب أن تلزم السلوك المهني لكن تصارع مشاعرها لك |
duygularıyla kumar oynayarak neyi kazanmaya çalıştığını sorsanız hiçbir cevap veremezdi. | Open Subtitles | إذا سألتها ما الذي تراهن به على مشاعرها لن تستطيع أن تجيب |
İnsanların duygularıyla oyun oynamak, ya da her ne yapıyorsan... | Open Subtitles | التلاعب بعواطف الآخرين هكذا مهما كان ما تحاولين فعله |
İnsanların duygularıyla oynayamam böyle. | Open Subtitles | لا يمكنني اللعب بعواطف البشر بهذه الطريقه |
İkisinin de duygularıyla oynuyordu. | Open Subtitles | كانت تلعب بعواطف الشابين في نفس الوقت |
Senin davranışlarının insan duygularıyla uyuşmasına "kıskançlık" denir. | Open Subtitles | سلوكك يتفق مع العواطف البشرية إنها تسمى الغيرة |
Karanlık insanı duygularıyla bilinen birisi için... | Open Subtitles | كشخص يعرف جيدًا العواطف الأكثر سوادًا في الإنسان ، دعني أقدم نظريتي |
duygularıyla ilgili endişe duyarak çok fazla vakit geçirmiyorum. | Open Subtitles | لا أقضي وقتاً طويلاً في القلق تجاه مشاعره |
Kendisini bir yere kapatabilmek ve kimseye zarar vermemek için duygularıyla savaştı. | Open Subtitles | قاوم مشاعره لفتره كافية ليتمكن من حبس نفسه ولا يؤذي احد |
Başkalarının duygularıyla oynamak... | Open Subtitles | لن ألعب بمشاعرِ الآخرين... |
Otizmli çocuklarla çalışırken asıl hedef, onlarla iletişim kurmaktır, ama aynı zamanda kendi duygularıyla bağlantılarını kurmayı sağlamaktır. | Open Subtitles | الهدف الحقيقي حين نعمل مع أطفال التوحد هو أن نتواصل معهم ولكن أيضاً لكي نساعدهم بالتواصل مع مشاعرهم |