Senin gibi anlık düşünen duygusal bir elemana ihtiyacım yok. | Open Subtitles | مثل هذا الشخص العاطفي العنيد الغير مفكر مثلكِ، لا أحتاج. |
Bilirsiniz, ben pek duygusal bir tip değilim. | Open Subtitles | أنتم تعرفون أنني لست من ذلك النوع العاطفي |
Haklısınız efendim, ama bu çakmağın duygusal bir değeri var. | Open Subtitles | هذا صحيح يا سيدي لكن هذه القداحه لها قيمة عاطفية |
Benim için büyük acılar taşıyan duygusal... bir dönemi kullanarak terbiyesizleşiyorsun. | Open Subtitles | تقدمين عرضاً مبتذلاً و عاطفياً لما يمثل بالنسبة لي محنة كبيرة |
Annen duygusal bir patlama yaşadı çünkü telefon randevunu unutmuşsun. | Open Subtitles | نعم لقد اصابها انفجار عاطفي لانك تأخرت عن موعد اتصالك |
Bu kitap karıma ait. Benim için duygusal bir değeri var. | Open Subtitles | هذا الكتاب يخص زوجتي و أنا أحتفظ به فقط لقيمته العاطفية |
Dün sorgu odasında çok duygusal bir ortam vardı. | Open Subtitles | هناك الكثير من العواطف التي ظهرت البارحة حول غرفة الإستجواب |
duygusal bir anıma denk gelmişti. | Open Subtitles | -كانت تعتريني وجدانيّة بسيطة . |
Onu kayıt altına alıp duygusal bir bağa zorluyor. | Open Subtitles | طريقة لإلزامه وإجباره على الاتصال العاطفي |
duygusal bir bağı varmış gibi davranması gerçek bir bağ oluşmasına mahal vermiş. | Open Subtitles | انها بحاجة للعب دور الزوج. والتظاهر لديك اتصال العاطفي سببواحدحقيقيلتشكيل. |
Durumu biliyorsun. duygusal bir bağla başa çıkamayız. | Open Subtitles | تعرف المخاطر الكبيرة لا نستطيع ان نتحمل الارتباط العاطفي |
Onu duygusal bir şantaj aracı olarak kullanman bizi bir araya getirecek mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أتظن أن إستغلاله للإبتزاز العاطفي سيبقينا مع بعض؟ |
Ve aşıklar caddede yürürken, Mısır'da ya da Tunus'ta bir kalabalık duygusal bir etkilenmeye derin bir iç içe geçişe yakalandıklarında bunu görürüz. | TED | وشاهدنا الاحباب عندما يسيرون في الشارع, حيث الجماهير في مصر وتونس اصيبو بعدوى عاطفية التداخل العميق. |
Şimdi bilgiyi gerçekten yalayıp yutmak ve onunlar birşey yapmamız için, bu yöntemlerin en azından ikisini kullanmak zorundayız, ya da duygusal bir deneyim ile birleştirerek bir yöntem kullanmak zorundayız. | TED | الآن .. لكي يتسنى لنا هضم المعلومات .. وتحليلها من اجل فهمها واستخدامها علينا أن نفعل طريقتي تحليل من الطرق الاربعة السابقة أو ان ندمج إحدى الطرق السابقة مع تجربة عاطفية |
Karalama yapmak inanılmaz bir şekilde tüm bu dört öğrenme yöntemini, duygusal bir deneyim olasılığı ile birleştirmede katkı sağlıyor. | TED | وما تفعله الخربشة بصورة رائعة هي انها تدمج كل الطرق السابقة بصورة تلقائية مع إمكانية وجود تجربة عاطفية. |
İkinizin yakın olduğunu biliyorum fakat bu duygusal bir karar değil. | Open Subtitles | انظر، أدرك أنكما مقربان من بعضكما لكن هذا ليس قراراً عاطفياً |
Her asker gibi, bu omuzlarımda duygusal bir yük taşıyacağım anlamına geliyordu ve söylemekten nefret ediyorum ama belimde bir silah taşıyacağım anlamına da geliyordu. | TED | وكأي جندي، هذا يعني أن أحمل عبئاً عاطفياً على أكتافي، وأكره قول هذا، لكن مسدسًا على خصري. |
Çok duygusal bir gün geçirdik, ama hepsine değmesine az kaldı. | Open Subtitles | حسنا , كان هذا يوم عاطفي ولكن هنالك امر يستحق المشاهده |
bu son derece duygusal bir olaydı, ve bu benim kişisel olarak asla unutamayağım bir şey ve sizler de unutmamalısınız. | TED | فقد كان حدث شديد العاطفية وهو شئ شخصيا لن أنساه ابداو لا يجب أن تنسوه ايضا. |
- Kıskançlık işi. Dün sorgu odasında çok duygusal bir ortam vardı. | Open Subtitles | هناك الكثير من العواطف التي ظهرت البارحة حول غرفة الإستجواب |
duygusal bir anıma denk gelmişti. | Open Subtitles | -كانت تعتريني وجدانيّة بسيطة . |
Bu topluluk için duygusal bir açıklama, kardeş! Buraya nutuk dinlemeye gelmedik. | Open Subtitles | لقد كانت قصة مؤثرة حقا لكننا لم نأت انسمع عن قصة حياته هذه |
Az evvel duygusal bir orgazm yaşattın, ruhgazm da diyebilirsin. | Open Subtitles | لقد حصلت على لحظه عاطفيه لحظه روحيه , لأكون على صواب |
Ne tür duygusal bir mal her hissini yazar ki? | Open Subtitles | أيّ أحمق عاطفيّ هذا الذي يدوّن كلّ شعور يحسّ بهِ؟ |