| Bu tıpkı DVD'leri 1994 yılında piyasaya sürmek gibi bir şey oluyor. | Open Subtitles | هذا مثل بيع أقراص الفيديو الرقمية في عام 1994 |
| DVD'leri etiketlersin bunamış ihtiyarlara laptop'larına bulaşmış protez diş temizleticiden kurtarmaya yardım edersin. | Open Subtitles | تضع الاصقات على الأقراص تُساعد العواجيز الذين لديهم خبل في أصلاح المشاكل في حواسيبهم |
| Sana DVD veren o elemanlar kimdi ve DVD'leri nereden alıyorlardı? | Open Subtitles | من هم ومن أين حصلو على الأقراص ؟ |
| DVD'leri çektikleri yeri buldum. | Open Subtitles | رأيتُ الموقع الذي صوّروا فيه الأقراص الرقميّة |
| Bu DVD'leri izlemek, olaya tanıklık etmek her türlü suç mahallinden beter. | Open Subtitles | مشاهدة هذه الأقراص الرقميّة... مشاهدة الأمر وهو يحدث فعلاً... أسوأ من أيّ مسرح جريمة لعين |